Enosis ve AKEL

Anti-Emperyalist Birleşik Cephe ve Kıbrıs Komünist Partisi (KKK), ENOSİS VE AKEL, Ulusların Birliği, Günümüzde Kıbrıs’ın Bağımsızlığı
-I-

Ekim Devrimi ve SSCB'nin oluşumundan sonra, tüm proleterlerin anavatanı, emperyalizme karşı bütün ulusların savunucusu ve proleter devrimleri çağında, Kıbrıs'ta herhangi bir sınıfın tek modern siyasi partisi Ağustos 1926'da kurumuştu. Kıbrıslı proleterlerin Kıbrıs Komünist Partisi!

O sırada Dünya komünist hareketinin, sömürgelerin emperyalizmden kurtuluşuna ilişkin genel yaklaşımı, her biri birleşik bir bütün olarak sömürgelerin emperyal sömürgecilerden kurtarılması gerektiğiydi.

Böylece, Kıbrıs Komünist Partisi (KKK) politikası, Kıbrıs’ı İngiliz sömürgeciliğinden kurtarmak için formüle edilmişti! Bu amaca ulaşmak için Britanya'nın sömürgeciliğine karşı çıkanların hepsinin anti-emperyalist birleşik cephesinin oluşmasını önerdi. Bu birlik sadece Kıbrıslı Rumların birliği değil, aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin azınlık haklarını garantileyen Rumlar ve Türklerin birliği idi.

Kıbrıs Komünist Partisi (KKK), Türklerin Rumlar arasında dağınık bir azınlık olarak yaşadığı bu Rum adasında Kıbrıs'ın Yunanistan’la birleşmesini önermedi. Bunun Dünya Komünist Hareketinin yukarıdaki genel yaklaşımından farklı olan diğer nedenleri şunlardı:

Kıbrıs'ta, Kıbrıs'ın Yunanistan ile birliğini; Enosis’i önerenler, işbirlikçi güçler, yani Kilise ve Rum burjuvaları ve toprak ağaları idi. Kıbrıs'taki bu işbirlikçi güçler komünizmin, Kıbrıs Komünist Partisi (KKK) (ve Yunanistan Komünist Partisi'nin) ve bu nedenle Kıbrıs halkının (ve Yunanistan'ın) İngiliz sömürgecilere karşı birliklerinin düşmanlarıydı. Aynı zamanda Türk azınlığın düşmanlarıydı ve bu nedenle azınlık milliyeti olarak haklarının düşmanı ve dolayısıyla Kıbrıs halkının İngiliz sömürgecilere karşı birliğinin düşmanıydı. Kıbrıs'ın, Yunanistan ile birlik biçiminde kurtuluşu için yapmaya istekli oldukları tek şey, Enosis’i İngiliz sömürgecilerinden istemek—eğer verirlerse! Eğer vermezlerse ve vermeyeceklerine göre, sorun yok ve idare et gitsin!

Yunanistan'da, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birliğini, Enosis’i önerenler, aynı zamanda işbirlikçi güçlerdi, yani Monarşi ve Yunan burjuvaları ve toprak sahipleriydi. Yunanistan'daki bu işbirlikçi güçler aynı zamanda komünizmin, dolayısıyla Yunanistan Komünist Partisi'nin (ve Kıbrıs Komünist Partisi’nin (KKK’nın)) düşmanlarından biriydi. Bu işbirlikçilerinin, İngiliz sömürgecilerine karşı Kıbrıs’ın özgürlüğü veya Yunanistan'la Enosis’i için savaşmadıkları, ancak Türkiye'nin Britanya'dan kurtuluşuna karşı Britanya’nın bir piyonu olarak mücadele ettikleri çok iyi bilinen bir gerçektir (Yunan komünistlerinin, Türk kardeşlerine karşı savaşmayı reddettikleri ve bu enternasyonalist eylem için İngiltere'nin Yunan uşakları tarafından idam edildiği de çok iyi bilinmektedir. Enosis için yaptıkları tek şey Kıbrıslı işbirlikçilerinin yaptıklarıyla aynıydı: Enosis’i İngiliz sömürgecilerinden istemek—eğer verirlerse! Eğer vermezlerse ve vermeyeceklerine göre, sorun yok ve idare et gitsin!

Komünistlerin onlara karşı dizilen gerici Yunan ve Türk güçlerinin yanı sıra, İngiliz sömürgecilere rağmen Yunan birliği davasını üstlenmelerini sağlayacak güçlü bir Yunan Komünist Partisi, Büyük Britanya Komünist Partisi, Türkiye Komünist Partisi ve diğer Komünist Partilerimiz de yoktu.

Enosis politikasının Ekim Devrimi'nden hemen sonra Kıbrıslı Rum ve Yunanlı Komünistler ve ayrıca Büyük Britanya Komünist Partisi tarafından bu nedenlerle ele alınmadığı söylenebilir.

İngiliz sömürgeciliğine karşı durup Kıbrıs'ın kurtuluşu ve Kıbrıslı Rumlar ile Yunanistan'ın birliği için mücadele edecek olan Kıbrıslı proleterler, köylüler, esnaflar ve bazı yurtsever burjuva unsurlarından başka bir güç yoktu.

Kıbrıs'ta (ve Yunanistan’da) sınıfların bu şekilde dizilişinden dolayı dünya komünist hareketinin, sömürgelerin kendilerini sömürgecilerden, bir bütün olarak, bir bütün ülke olarak, farklı kabilelere, milletlere, vb. bölünmeden kurtulmaları gerektiği politikası o zaman doğru bir politikaydı. Kıbrıs Komünist Partisi (KKK)’nin birleşik cephe faaliyetleri gerici işbirlikçi “hakim Rum” sınıflarını bu faaliyetlerin içine çekemezdi ve dolayısıyla kaçınılmaz olarak Kıbrıs’ın İngiliz sömürgeciliğinden kurtuluş mücadelesi bu güçlere karşı da bir mücadele olmak zorundaydı. Kıbrıs'taki Türk egemen sınıflarına, toprak ağalarına ve Cami’ye (Vakıf) gelince, onlar da aynı zamanda İngiliz sömürgecilerinin işbirlikçileriydi ve Kıbrıs'ın Britanya sömürgecilerinden özgürleşmesinin düpedüz düşmanıydılar.

Ayrıca, o zamanlar, bir bütün olarak komünist hareket tarafından anavatan ile birlik talebinin iki biçimi olduğu belirtilmişti. Bunlardan biri henüz anavatanlarının bir parçası olmayan ulusların /ulusal toplulukların gerici güçleri ve gerici bir anavatanın gerici burjuva yöneticileri tarafından önerilen biçimdi. Bu biçim gericiydi—uluslar ve ülkeler arasında gerici burjuva milliyetçi anlaşmazlıkların kaynağıydı. Ekim Devrimi’nden hemen sonra, Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da gerici güçlerin, talep ettiği ENOSİS’in bu biçimiydi. Bu tür hareketler dünya devrimine yardım etmedi, ama dünya gerici burjuvazisine ve onun savaş politikasına yardımcı oldu. Diğeri, henüz anavatanlarının bir parçası olmayan ulusların devrimci güçleri tarafından önerildi ve bu, devrimci anavatanla birleşme talebinde bulunan bir talepti (Polonya'da ezilen Beyaz Ruslar için böyleydi). Bu biçim dünya devrimine yardım ettiği için ve yardım ettiği sürece devrimci idi.

Bunlar, Kıbrıs Komünist Partisi’nin (KKK) Rumların birleştirilmesi görevini ve dolayısıyla Kıbrıs'ın Yunanistan ile birleşmesi görevini üstlenmemesinin ana nedenleridir! O zamanlarda ENOSIS politikası sadece Kıbrıs’taki Rum ve Türk işbirlikçi güçlerine yardımcı olan işbirlikçi ve kendi kendini yenilgiye uğratmaya hizmet eden bir siyaseti olurdu. Ve tamamen gerici olurdu.

-II- AKEL'in oluşumu:

AKEL'in oluşumunun o zaman doğru politika olmasının iki açık nedeni vardır.

Her şeyden önce, İngiliz sömürgecilerinin düpedüz anti- komünizminden dolayı Kıbrıs Komünist Partisi (KKK) yasaklanmıştı ve illegaliteye zorlanmıştı. İngiliz sömürgecilerin bu politikası yerel işbirlikçileri, Kilise, Evkaf ve Rum burjuvaları ile Rum ve Türk toprak ağaları tarafından çok desteklenmişti. AKEL'in oluşumu (14 Nisan 1941), komünistlerin yasal olarak çalışması için şartları sağladı!

Diğeri, birleşik cephe örgütleri oluşturmaktır ve birleşik cephe örgütü olarak AKEL'in kuruluşu bu amaç için faydalı olmuştur.

Bir İşçi Partisi Olarak AKEL:

1941'de Kıbrıs'ta komünistlerin partisi dışında başka parti yoktu. Böylece başka bir parti ile birleşik bir cephe oluşturulması imkânsızdı. Bu nedenle AKEL tüm niyet ve amaçlara rağmen bir birleşik cephe partisi değil, Kıbrıs Komünist Partisi (KKK) tarafından kurulan bir yasal parti idi. Bu gerçek, 1944’te Kıbrıs Komünist Partisi’nin (KKK) AKEL içinde dağıtılmasıyla teyit edildi.

Bu nedenle, AKEL'in Komünist Partisi’nin (KKK) devamı olduğu açıkça belirtilmelidir. Hiçte farklı partilerin bir birleşik cephe partisi değil! Modern sanayi proletaryasının çok küçük olduğu yerlerde, komünistler tarafından yürütülen ancak çalışan halkın tüm bölümlerini içeren ‘Emek’ partileri oluşturmanın daha iyi bir politika olduğunun da bir kanıtıy. Örneğin Arnavutluk Emek Partisi—Enver Hoca, görüşmelerinden birinde Stalin’in Arnavutluk’ta Komünist Parti’nin yerine bir Emek Partisi kurmalarını önerdiğini ve Arnavutluk Komünist Partisi’nin bu görüşmeden bir sonraki Kongresi’nde Arnavutluk Emek Partisi’ne dönüştürüldüğünü anlatır. Başka bir deyişle, Kıbrıs Komünist Partisi’nin (KKK) bir devamı olmasına rağmen AKEL, modern proletaryanın bir Komünist Partisi değildi, ama, Kıbrıs’ın emekçi halkının komünistler tarafından yönetilen bir Emek Partisi idi, ve bu nedenle Kıbrıs’ın sınıf güçlerini ve devrimci aşamasını daha iyi temsil ediyordu!

-III-

Savaştan sonra AKEL muzzam bir güç haline geldi. SBKP ve SSCB'nin başını çektiği ve aralarında Yunan ve İngiliz hareketlerinin de olduğu dünya komünist hareketi de böyle muazam bir güç haline geldi.

İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, galip güçlerin savaş sırasında ve hemen sonrasında yapılan anlaşmalara uymaya zorlandığı bir dönem vardı.

Britanya, uluslara kurtuluş ve demokrasi getirme sözü verdiğinden, ve Kıbrıs bir Rum adası olduğundan, savaştan hemen sonra Yunan Komünist Partisi, Britanya’nın Kıbrıs’taki İngiliz sömürgeciliği sorununu çözmesini, böylece Kıbrıs’a ve Yunanistan’a, Yunanistan ve Kıbrıs'ın birliği ve demokratik bir Yunan devletinin kurulması üzerinden özgürlük ve demokrasi getirmesini önerdi!

Bu sorunların Alman Nazilerin yenilmesinden sonra böyle çözülmesi gerekirdi: Nazilere ve Japonya'ya karşı galip gelenler, bölünmüş ulusların birleşmesine ve ulusların, ulusal olarak bütünlüklü sınırlara sahip özgür ve demokratik devletler oluşturmalarına, ve tüm sömürgelerin özgür ve demokratik devletler haline gelmelerine yardımcı olmalıydılar. Bu, SSCB'nin kurtardığı tüm ülkelerde, yani halk demokrasilerinde yapıldı.

Savaştan hemen sonra KKK-AKEL’in politikası, Kıbrıs'ın İngiliz sömürgeciliğinden demokratik yollarla kurtarılması politikası olarak kaldı. Kıbrıs için kendi kendini yönetmek (self-determinasyon), daha önce olduğu gibi, öz-yönetimi (self governance) ifade ediyordu. Bu ilk olarak Britanya tarafından önerildi. Bununla anlaşma, öz-yönetimi (self governance) barışçıl bir şekilde başarmak için bir uzlaşmaydı.

İngiliz sömürgecilerinin, özyönetim olarak adlandırılabilecek bir öz-yönetime bile katılmayacakları anlaşıldığında, bu açıkça sömürgeci iktidarın ikiyüzlü bir hareketi olarak ortaya çıktığında, KKK-AKEL politikası Yunanistan ile birlik yönünde değişmeye başladı.

Amerikalılar (ve Fransa) ile birlikte İngiliz emperyalistleri yalnızca sömürge halklarına değil, işgal altındaki ülkelerin halklarına da ihanet ettiler. Bu ülkelere özgürlükleri ve istedikleri hükümet sistemini seçme hakları verildi. Demokratik olacaklar ve egemen olacaklardı! Kıbrıs'a ihanet edenler Yunanistan'a da ihanet ettiler. Alman işgali, İngiliz-Amerikan işgali ile değiştirildi; Yunanistan'a demokrasi reddedildi, gerici-işbirlikçi kuvvetler İngiltere ve Amerika tarafından desteklendi ve Yunanlılar, Almanya ile işbirliğinden İngiltere-Amerika ile işbirliğine ve demokratik cumhuriyetten Monarşi ile işbirliğine geçen bu yerel hainlere karşı demokrasi ve özgürlük için mücadele etmek zorunda kaldılar.

Grivas ve çetesi, İngiliz kuvvetleri tarafından Yunan partizanlarının gazabından kurtarılan böyle bir Nazi işbirlikçi monarşist çeteydi!

Kıbrıs'ın kendi kendini yönetme yolu reddedilip kanlı bir şekilde bastırıldığında, aynı zamanda Yunan komünistleri ve partizanları Yunanistan ve Yunan halkının kurtarılması için İngiliz ve Amerikan güçleriyle mücadele etmek zorunda kaldıklarında, Kıbrıs’ın kendini yönetimi (self-determinasyon) sorunu başka bir rota aldı. Rumların birliği ve dolayısıyla demokrasi, barış ve özgürlük için Yunanlıların-Rumların (Yunanistan ve Kıbrıs) mücadelesinin birliği sorununu gündeme getirmek mümkün ve gerekli hale geldi.

Bu politikaya geçiş için çok iyi bir neden daha vardı. Nazilerle işbirliği yapan, Kızıl Ordu’nun cephe gerisinde “Müslüman” ve “Türk” çeteleri örgütleyen ve Almanlar Stalingrad’da Sovyetler’i mağlup eder etmez SSCB’nin Kafkaslarına saldırmayı beklemiş olan Türkiye. Şu anda ABD ve İngiltere'nin işbirlikçileri olan Nazi işbirlikçisi Türk burjuvazisinin, Yunanistan ve Kıbrıs'ın iç işlerine karışması önlenmeliydi.

En önemlisi, BM, sömürgelerin kurtuluşunu ve ulusların egemenliğini, desteklemek, ve ulusların ve sömürgelerin kendi kaderlerini seçme hakkını desteklemek için kurulmuştu. Ve BM içinde SSCB ve halk demokrasileri sömürge halklarına ve uluslarına ihanet edenleri teşhir edecek durumdaydılar. Ve BM içinde SSCB ve halk demokrasileri, sömürgeleri ve ulusları savunabilecek bir konumdaydılar.

Bu nedenledir ki AKEL ve Yunanistan Komünist Partisi tarafından benimsenen Enosis politikası Türk kardeşleri de dahil olmak üzere bütün dünya komünist hareketi tarafından desteklenmişti.

Bu nedenle, SSCB'ye ve Halk Demokrasilerine ve tüm Arap Halklarına karşı askeri bir saldırganlık üssü haline getirmek amacıyla küçük ve kolayca kontrol edilebilen bir sömürge gibi görünen ve bu nedenle İngiliz sömürgecileri tarafından hakları reddedilen küçük Kıbrıs sömürgesi, sadece Kıbrıs'ta değil, aynı zamanda Yunanistan, Türkiye ve BM'de de İngiliz ve Amerikan sömürge politikalarını karmaşıklaştıran İngiliz emperyalizmine karşı bir mücadele kaynağı haline geldi! Ayrıca, Büyük Britanya Komünist Partisi’nin Yunanistan KP ve AKEL’in ENOSİS siyasetine enternasyonalist desteğinden dolayı, düpedüz İngiliz emperyal barbarlığının yurdunda bir teşhir kaynağı olarak.

-IV-

1949'a gelindiğinde, emperyal güçlerin savaş sırasında ve sonrasında imzalanan anlaşmalara ihanet ettikleri açık hale geldi. Öyle ki, İngiltere ve Fransa’nın galip olması ve böylece özgür olması gerekirken, kendileri Amerikan yardakçıları tarafından yönetilen ülkeler haline geldiler. Öyle ki, silahsızlandırılmış ve demokratikleştirilmiş barışçıl ülkeler haline getirilmiş olması gereken Almanya, İtalya ve Japonya gibi modern ve gelişmiş ülkeler, ABD tarafından işgal edildi ve bu işgalci güçle işbirlikçileri tarafından ve dahası ABD öncülüğünde, ABD, İngiltere ve Fransa tarafından iktidara geri getirilen eski Naziler ve eski Faşistler tarafından yönetildi. Ve İngiltere, ABD ve Fransa tarafından işgal edilen tüm sömürgeler ve bağımlı ülkelerde, Naziler ve Almanya, İtalya ve Japonya faşistleriyle işbirliği yapanlar iktidara geri getirildiler ve demokrasi ve ulusal özgürlük talep eden demokrat ve komünist partileri etrafında birleşen güçler saldırıya uğradılar.

Burjuvazinin ulusal özgürlük ve demokrasinin savunucusu olduğu günler, Stalin yoldaşın 19. SBKP-1952 Kongresi'nde yaptığı konuşmada belirttiği gibi çoktan geçip gitmişti.

Burjuvazinin bir ulusun parçası olduğu günler, Stalin yoldaşın 19. SBKP-1952 Kongresi'nde yaptığı konuşmada belirttiği gibi çoktan geçip gitmişti

Modern uluslar proleterler, köylüler, küçük burjuvalar ve entelektüellerin bütün yurtsever kesimlerinin uluslarıdırlar. Yerel burjuva ve feodallerde ulusal hiç bir şey yok! Hepsi de ulusun ve ülkenin hainleridirler!

Sadece uluslarını yerel burjuva ve feodallerin yönetiminden özgür kılanlar uluslarını özgür kılabilirler. Sadece dünya komünizmi ile birleşen proletarya ve demokratik burjuvazi ulusları özgür kılabilir! Bir ulusu özgürlüğe götürebilecek tek güç komünizmdir!

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra komünizme gitmeyen yol kalmamıştır. Bütün yollar komünizme gider!

-V-

AKEL tarafından formüle edilen ve aşağıdaki belgelerde ifade edilen Enosis Politikası, doğru bir politikadır ve Kominform tarafından açıkça desteklenmiştir.

Kıbrıs Halkı Barış ve Ulusal Kurtuluş İçin Mücadele Ediyor, Çalışan Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri E. Papaioannou (AKEL), Kıbrıs.

Kaynak: Kalıcı Bir Barış İçin, Halk Demokrasisi İçin!

Bükreş. Komünist ve İşçi Partilerinin Enformasyon Bürosu Organı, No. 6 (66), 10 Şubat 1950, Sayfa 2.

Ve

Kıbrıs Davasını Dünyaya Sunuyor—Belge. Kıbrıs Halkları Ulusal Delegasyonu Tarafından Hazırlandı— ve 15 Ocak 1950 Plebisitinden Sonra Kıbrıs İşleri Komitesi tarafından yayınlandı.

Doğrudur, çünkü Kıbrıs’ın, Türklerin Rum çoğunluğu arasında dağılmış bir azınlık olarak yaşadığı bir Rum adası olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Doğrudur, çünkü Yunanistan’ın Anglo-Amerikan emperyalizminden Ulusal Kurtuluş mücadelesi için başka bir mücadele alanı daha açmaktadır. Doğrudur, çünkü böylece Yunanlıların Ulusal Kurtuluşuna karşı Naziler ve Anglo-Amerikan emperyalizmiyle işbirliği yapan işbirlikçileri teşhir etmektedir!

Doğrudur, çünkü Türk azınlığın haklarının savunulması için doğru bir politika oluşturmaktadır ve bu politika Yunanistan'da da oluşturulmuştur ve Yunanistan'daki gerici işbirlikçi güçlerin kendi Türk azınlığına sağlayamadığı bir politikadır. Doğrudur, çünkü Türk feodal toprak sahiplerinin, Türk köylülerinin üzerinde sahip oldukları etkinliği ve onların İngiliz sömürgecileriyle işbirliği politikalarını ortaya koymaktadır! Doğrudur, çünkü Türkiye’nin gerici-işbirlikçi Türk burjuvazisinin emperyalistlerin hizmetinde Kıbrıs’ın ve Yunan Ulusal kurtuluşunun işlerine karışmasını engellemesini hedef almaktadır.

Doğrudur, çünkü sömürgelerin bağımsızlıklarını, kendi kaderlerini tayin etme haklarının sömürgecilerin dayattığı herhangi bir kısıtlama olmaksızın kullanılmasını talep eden Birleşmiş Milletlerin kuruluş ilkelerinin altını çizmekte ve uygulanmasını talep etmektedir. Doğrudur, çünkü BM’nin kurucu ilkelerinin ve ulusal kurtuluşun savunucuları olan SSCB ve Halk Demokrasileri güçlüdür ve bütün ulusların ve sömürgelerin haklarını güçlüce savundukları BM içinde Kıbrıs ve Yunanistan’ın ulusal kurtuluşu için bir başka mücadele alanı daha açmaktadır. Doğrudur, çünkü BM'nin kuruluş ilkelerini gündeme koymakta, ve böylece herkesin bu ilkeler için mücadele etmesi veya onları baltalayanların teşhir edilmesi için bir zemin oluşturmaktadır!

Doğrudur, çünkü önce Nazilerle sonrada İngiliz ve Amerikan emperyalizmi ile işbirliği yaparak milli hainler haline Yunanistan ve Kıbrıs'ın ulusal kurtuluşunu emperyalistlere teslim eden işbirlikçi burjuva feodal yöneticileri baltalamayı hedeflemektedir.

Doğrudur, çünkü Dünyada barış ve demokrasi ve ulusal kurtuluşun savunucuları, yani SSCB ve Avrupa ve Asya Halkları Demokrasileri ile tüm dünya komünist partileri tarafından formüle edilen ve uygulanan barış ve demokrasi politikasını savunmaktadır! Doğrudur, çünkü bu siyaset barış severlerin ve savaş yapıcılarının net bir şekilde ayrıştırılmasına dayanmakta ve savaş kışkırtıcılarını ve savaş yapıcılarını teşhir etmek, izole etmek ve yenmek için gerçek bir mücadele organize etmeye dayanmaktadır. Doğrudur, çünkü Kıbrıs'ta İngiliz ve Amerikan üslerinin kurulmasını durdurmayı ve dolayısıyla Kıbrıs'ın İngiltere ve NATO tarafından savaş amaçlı kullanılmasını durdurmayı amaçlamaktadır.

Doğrudur, çünkü Büyük Britanya Komünist Partisi'ne ve onun İngiliz emperyalistlerinin ezdiği tüm sömürgeleri Amerikan ve İngiliz emperyalizminden kurtuluş bayrağı altında birleştirmek için verdiği mücadeleye dayanmaktadır. Doğrudur, çünkü Kıbrıs’ın İngiltere’den ayrılması çağrısında yapmasına rağmen, İngiliz ve Yunan (Yunanistan ve Kıbrıs) proletaryasının Kıbrısın Britanya emperyalizminden kurtuluşu için, ve aynı zamanda Yunanistan’ın kendisini Anglo-Amerikan emperyalizminin baskısından kurtarmasına yardımcı olan ve İngiliz emperyalizmini İngilterede kendi barış sever halkı arasında teşhir eden ortak politikalarıdır. Ve bu Büyük Britanya Komünist Partisi'ni güçlendirir.

Doğrudur, çünkü Belgrad merkezli Titocu savaş kışkırtıcılarını, onların Anglo-Amerikan emperyalizmiyle Yunanistan’ın ulusal kurtuluşuna karşı işbirliklerini ve düşmanlıklarının ve onların savaş kışkırtıcısı politikalarını ve ABD-Birleşik Krallık ajanları olarak çalışmalarını teşhir etmeye dayanmaktadır!

Doğrudur, çünkü Dünyadaki barış ve demokrasi savunucularının, SSCB'nin ve Halk Demokrasilerinin ve Türk Komünist Partisi de dahil olmak üzere dünyanın komünist partilerinin yürekten desteğine dayanmaktadır!

Doğrudur, çünkü SSCB ve Halk Demokrasileri SSCB ve Halk Demokrasileri sosyalizmi ve komünizmi hızlı bir şekilde inşa ettiği için, SSCB ve Halk Demokrasileri etrafında birleşen gelişmiş ülkelerin ve bağımlı ülkelerin ve sömürgelerin özgürlük mücadelesi her geçen gün daha güçlü hale geldiği için her geçen gün derinleşen kapitalizmin genel krizinin yeni bir döneme girdiği gerçeğine dayanmaktadır!

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra SSCB'de komünizmi ve Halk Demokrasileri’nde sosyalizmi inşa ediyorduk. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmiş kapitalist ülkelerde komünist partilerimizi inşa ediyorduk ve onların ABD emperyalizminin esaretinden kurtulmaları ve kendi mali oligarşilerden kurtulmaları için savaşıyorduk. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bağımlı ülkelerde ve sömürgelerde komünist partilerimizi inşa ediyorduk ve SSCB etrafında emperyalizme karşı mücadelelerin birleşik bir cephesini oluşturarak ulusal kurtuluş mücadelelerini geliştiriyorduk! Savaş kışkırtıcılarına ve demokrasi düşmanlarına karşı savaşan güçlü bir demokrasi kampını oluşturuyorduk!

Enosis politikamız, tüm sosyalizm düşmanlarına, tüm ulusların düşmanlarına, emperyalizme ve onunla işbirliği yapan herkese karşı bir silahlanma çağrısıydı!

-VI-

5 Mart 1953'ten sonra, yoldaş Stalin'in ölümünden sonra, SSCB ve Halk Demokrasileri’nin ve dünyadaki komünist partilerinin politikaları ve örgütleri, proletaryanın ve dünya halklarının geleceğine zarar verecek bir dönüşüm süreci başlattı.

Bu nedenledir ki AKEL’in Enosis politikasının tüm olumlu yönleri karşıtlarına dönüşmeye başladı!

Zıttına dönüştü çünkü AKEL ve KKE liderliğinde Yunan proletaryası ve Kıbrıs ve Yunanistan halklarının emperyalizme satılmış Rum/Yunan burjuvalarına ve feodallerine karşı ulusal kurtuluş için yürüttüğü savaş politikası onlarla işbirliğine dönüştü!

Zıttına dönüştü çünkü Türk azınlığın AKEL liderliğindeki Rum çoğunluğu tarafından savunulması Kıbrıs ve Türkiye Türklerinin gerçek düşmanı olan gerici ve işbirlikçi Türk yerel feodalleri ve anakara Türk burjuvazisi tarafından ele alındığı bir bahane olarak onlara verildi.

Zıttına dönüştü çünkü sömürgelerin bağımsızlıklarını, kendi kaderlerini tayin etme haklarının sömürgecilerin dayattığı herhangi bir kısıtlama olmaksızın kullanılmasını talep eden Birleşmiş Milletlerin kuruluş ilkelerinin altını çizmekten ve uygulanmasını talep etmekten vazgeçildi. Zıttına dönüştü çünkü BM içinde BM’nin kurucu ilkelerinin ve ulusal kurtuluşun savunucuları, SSCB ve Halk Demokrasileri tüm ulusların haklarına ve BM’nin kuruluş ilkelerine ihanet etmeye başladı.

Zıttına dönüştü çünkü Yunanistan ve Kıbrıs işbirlikçi burjuva-feodal yöneticileri ile Yunanistan ve Kıbrıs proletaryası arasındaki kesin ayrım çizgisi bulanıklaştırıldı.

Zıttına dönüştü çünkü Barışseverlerin ve savaş yapıcılarının açık ayrımı ve savaş kışkırtıcılarının ve savaş yapıcılarının teşhiri, izole edilmesi ve yenilmesi için gerçek bir mücadelenin örgütlenmesi, SSCB ve Avrupa ve Asya Halk Demokrasileri ve dünyadaki bütün komünist partileri tarafından baltalandı. Zıttına dönüştü çünkü İngiliz üslerinin kurulmasını durdurma ve böylece Kıbrıs'ın İngiltere ve NATO tarafından savaş amaçları için kullanılmasını durdurma hedefi terkedildi.

Zıttına dönüştü çünkü Büyük Britanya Komünist Partisi ve İngiliz proletaryasının, İngiliz emperyalizmine karşı etkin bir şekilde mücadele etmesi ve dolayısıyla bu politikayı etkin bir şekilde savunmasından aldığı desteği artık alamazdı.

Zıttına dönüştü çünkü SSCB’ni ve Avrupa ve Asya Halk Demokrasileri’ni yöneten Titocular-Troçkistlerin ardından AKEL, KKE ve BBKP de Belgrad merkezli Titocu savaş kışkırtıcılarıyla işbirliği yapma siyasetini uygulamaya başladı.

Zıttına dönüştü çünkü artık Dünyadaki barış ve demokrasi savunucularının, SSCB'nin ve Halk Demokrasileri’nin ve dünyadaki komünist partilerin yürekten desteğine dayanma imkânını yitirdi.

Zıttına dönüştü çünkü artık SSCB ve Halk Demokrasileri komünizmi ve sosyalizmi inşa etmeyi durdurdu, gelişmiş ülkeler ve bağımlı ülkeler ve sömürgelerin kurtuluş mücadelesini demoralize etti ve başka yöne çevirdi ve sözde “bağımsız” burjuva ülkelerini finanse etti ve onları silahlandırdı ve kapitalizmin krizlerini derinleştirmek yerine hafifletti.

5 Mart 1953'ten sonra, yoldaş Stalin'in ölümünden sonra, Tito'nun kapitalizmin restorasyonu yoluna yönlendirilen SSCB'de komünizmi ve Halk Demokrasileri’nde sosyalizmi inşa etmeye son verildi. 5 Mart 1953'ten sonra, yoldaş Stalin'in ölümünden sonra, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki komünist partilerimiz ABD emperyalizminin esaretinden kurtuluşları ve finans oligarşilerinden kurtuluşları için savaşmayı durdurdu. 5 Mart 1953'ten sonra, yoldaş Stalin'in ölümünden sonra, bağımlı ülkelerdeki ve sömürgelerdeki komünist partilerimiz, ihanete uğratıldılar ve ulusal kurtuluş mücadelelerine ihanet ettiler, emperyalizme karşı mücadelelerini terkederek üçüncü yolcularla, “bağlantısızlarla” birleşik bir cephe oluşturdular. 5 Mart 1953'ten sonra yoldaş Stalin'in ölümünden sonra, güçlü barış kampımız, savaş kışkırtıcılarına ve demokrasi düşmanlarına karşı savaşan demokrasi kampı, üçüncü yolcular ve emperyalistlerin işbirlikçilerine dönüştürüldü!

Tüm ulusların düşmanlarına, emperyalizme ve onunla işbirliği yapan herkese karşı olan Enosis politikamız, sosyalizmin bütün düşmanları için, tüm ulusların düşmanları için, emperyalizm için kullanılacak bir savaş çağrısına dönüştürüldü!

Proletarya ve burjuvazi arasındaki mücadelede üçüncü bir yol yoktur!

-VII-

1956 tarihli The Labour Monthly’de, Theodore Doganis'in “Kıbrıs, Yunanistan ve NATO” adlı makalesi bize bu geçişin göze çarpan bir örneğini sunmaktadır. (bkz. NOT VII-1).

Başka bir deyişle, burada elimizde Büyük Britanya Komünist Partisi (BBKP), Yunan Komünist Partisi (KKE) ve Kıbrıs Halkının İlerici Partisi (AKEL) ve ENOSİS sloganının kullanılmasında meydana gelen değişikliklerin bir örneği vardır.

Theodore Doganis, 8 Aralık 1955'te Atina'da Enosis için büyük bir gösteri düzenlendiğini bildirdi.

Bu Kruşçev ve çetesinin Tito’nun Yugoslavya’sına rezil ziyaretinden sonra ve Tito’nun Yugoslavya’sı ile en rezil bildirgeyi imzalanmasından sonradır. (bakınız NOT VII-2).

Ayrıca gösterideki sloganları da bildirdi:

“NATO’dan çıkalım!” Ve “Belgrad Atina Kahire eksenini inşa edelim!”

Herkes biliyor ki NATO gericidir ve bu gerici örgüte karşı bize bir alternatif sunuluyor: Belgrad Atina Kahire ekseni. Bunun bize devrimci, demokratik, barışsever bir alternatif olduğu söyleniyor!

Şu “Belgrad Atina Kahire eksenine” bir göz atalım:

Belgrad neyi temsil ediyor? Kapitalizmin restorasyonunu. Lenin-Stalin'in Sosyalizmi inşa etme planına ters olan, kapitalizmin restorasyonundan başka bir şey olmayan yeni bir sosyalizmi inşa planı!

Belgrad neyi temsil ediyor? ABD-İngiltere'nin casuslarını. Yugoslav komünistlerinin katillerini!

Belgrad neyi temsil ediyor? BM de dâhil olmak üzere her yerdeki Amerika’nın savaş kışkırtıcılığı politikalarına destek. Barış politikamıza ve BM'yi kuruluş ilkelerine uygun hareket etmeye zorlama politikamıza tam düşmanlık.

Belgrad neyi temsil ediyor? Yugoslavya Ulusal Kurtuluşunun ABD emperyalizmine satılmasını temsil ediyor!

Belgrad neyi temsil ediyor? İç Savaş sırasında Yunan Partizanlarını sırtından bıçaklamayı. Yunanlıların ve tüm ulusların Ulusal Kurtuluşlarına düşmanlığı temsil ediyor! (bakınız NOT VII-3)

Belgrad-Kahire ekseni neyi temsil ediyor? Stalin'in SSCB'sini emperyalist bir ülke ilan eden, SSCB tarafından baskı altına alınmamayı talep eden “bağlantısızlar hareketi” haline gelecek olan “üçüncü yolcuları” temsil ediyor!

NATO dışına çıkma çağrısı ile birlikte yayınlanan bu slogan neyi temsil ediyor? Tam da Sovyet komünizmine düşman politikası olan “üçüncü yol” yaklaşımını temsil ediyor Bu slogan , yoldaşlarımızı, NATO’ya karşı çıkma söylemiyle birlikte ve gerçekte onu güçlendirmek için her şeyi yaparken yavaş ve kesin bir şekilde ihanet yoluna götürmeyi temsil ediyor.

Bu sloganlar, Yunanistan’da Yunan komünizminin ve Kıbrıs'ta Rum komünizminin mezarını kazmayı, ve aslında SSCB'de ve Halk Demokrasileri’nde ve hatta tüm dünyadaki komünizminin mezarını kazmayı temsil ediyor!

Enosis sloganı, Enosis için bu yaygın gösteri, Yunanistan’da Yunan halkının—ve Yunanistan’da ve Kıbrıs'taki Türk azınlıkların- örgütleyicisi olmaktan, ve bu amacı elde etmek için Türkiye’de Türk Proletaryasının ve Britanya’da İngiliz proletaryasının enternasyonalist desteğinin örgütleyicisi olmaktan, komünistler ve halk saflarında açıkça bir kafa karışıklığı yaratmak ve böylece hepsinin yenilgiye uğratılmasını örgütlemenin bir aracına dönüştürüldü!

Not VII-1; “KIBRIS, YUNANİSTAN VE N.A.T.O.; THEODORE DOGANIS

Bugün hem Yunanistan hem de Kıbrıs'ta, halkın ezici çoğunluğu açıkça Yunanistan'ın N.A.T.O.'dan ayrılmasını talep ediyor ve ulusal bağımsızlık ve tarafsızlık politikasını takip etmeyi talep ediyor. Altı ay önce böyle bir slogan, 'suçluyu' vatana ihanet suçlamasıyla bir askeri mahkeme önüne çıkarırdı! Bugün sadece Sol değil, aynı zamanda Merkez ve Sağ’ın siyasi partileri—Popülist Parti, Bay Venizelos’un Liberal Demokratik Birliği, Demokrat Parti, Radikal Parti— 19 Şubat’ta yapılacak genel seçimlerde tüm büyük güçlere karşı 'eşit dostluk' politikası ortaya koyacaklarını ilan ettiler. Aslında, bir sonraki genel seçimlerde Yunanistan’ın N.A.T.O’dan ayrılıp ayrılmayacağı sorusu etrafında mücadele edilecektir. 18 Aralık 1955'te Atina'da Enosis'i (Yunanistan ile Kıbrıs’ın Birliği) destekleyen büyük bir gösteri gerçekleştiğinde, başlıca sloganların bazıları şunlardı: 'NATO'dan çıkalım', 'Belgrad-Atina-Kahire Eksenini inşa edelim'. “The Labour Monthly, 1956. Sayfa 63-64.

Not VII-2; KALICI BİR BARIŞ İÇİN, HALK DEMOKRASİSİ İÇİN, NO. 22 (343), Cuma, 3 Haziran 1955.

Not VII-3; Tito Kliğinin Yunanistan Halk Demokrasisini Arkadan Hançerlemesi

Nikos Zahariadis; Genel Sekreter, Yunanistan Komünist Partisi

Kalıcı Bir Barış İçin, Bir Halk Demokrasisi İçin!

15 (42), 1 Ağustos 1949

-VIII-

Emperyalistler ve işbirlikçileri, ulusların yerel hainleri, en çok SSCB'nin ve Halk Demokrasileri’nin ve dünyadaki komünist partilerinin Titoculuk- Troçkizm yoluna girmesinden kazandılar! Bu onlar için belirleyici zaferdi! Ancak faaliyetlerini bununla sınırlamadılar!

Yanlış bir seyir izlemelerine rağmen, yoldaşlarımıza saldırdılar ve taciz ettiler, çünkü onlar halklarının gerçek savaşçılarıydılar! Önde gelen tüm AKEL'li yoldaşları tutukladılar!

Burjuva gerici milliyetçiliğini uluslar arasında yaymak ve böylelikle onları bölmek ve birbirleriyle savaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bir Türk polis gücü oluşturdular, katliamlar düzenlediler ve Türkiye’nin Türk burjuvazisini de kavganın içine çektiler!

Amerikan ve İngiliz emperyalistlerini hoşnut kılmak ve NATO üyeliği kazanmak, Türkiye’de komünizmin ilerlemesini ve ulusal bağımsızlığı engellemek için Türk gençliğini Kore’ye ölüme (ve Kore vatanseverlerini öldürmeye) gönderen Türkiye’nin gerici Türk burjuvazisi, Türklerin hainleri, Kıbrıs'taki İngiliz emperyalistlerine yardım etmek için gönüllü ve istekli ortaklardılar. Onlar, Türklerin, Kürtlerin ve Yunanlıların gerçekten en alçak düşmanlarıydı ve düşmanlarıdırlar.

AKEL ve KKE ve BBKP’nin Enosis politikası barışçıl ve demokratik bir kampanyaya dayanıyordu ve Yunanistan’daki Yunan halkının ve Kıbrıs'taki Rum halkının çoğunluğunu ve BBKP’nin işbirliğiyle İngiliz halkının desteğini kazanıyordu! Bu, Rumlara ihanet edenleri, Rumların kurtarıcılarından ayrıştırma kampanyasıydı. Ve bu, BM'nin kuruluş ilkelerini baltalayan ve savaş ve sömürgeci baskı politikalarındanı vazgeçmeyen Anglo-Amerikan liderliğini teşhir etme kampanyasıydı! Ve bu yaklaşım Yunanistan ve Kıbrıs'ta ve Birleşmiş Milletler'de zemin kazanıyordu!

Bu barışçıl ve demokratik kampanya politikası, İngiliz emperyalistlerinin ve işbirlikçilerinin en kararlı şekilde saldırdığı yerdir! Rumların “bağımsızlığı için” bir “savaş” başlatmak için Yunanistan'dan Nazi işbirlikçisi Grivas'ı getirerek böyle bir “bağımsızlık savaşı” başlattılar!

Nazi işgali sırasında Yunanlılara ve Yunan bağımsızlığına karşı bir hain, Nazi işbirlikçiği yapan bir hain, Yunanlıların bir düşmanı, Alman işgalcisinin bir dostu, Yunan partizanları tarafından hakkettiği cezadan İngiliz ordusu tarafından kurtarılan bir hain, demokrasi düşmanı bir monarşist Kıbrıs'taki Rumların ulusal kurtuluşu için, anavatanlarıyla birleşmeleri için, Rumların birlik ve bağımsızlıkları için savaşan ulusal bir kahraman ilan edildi! Kıbrıs’a Kilise tarafından getirilmişti!

EOKA, Rumların Kıbrıs'ta İngiliz emperyalistlerinden ve Yunanistan'da Amerikan emperyalistlerinden özgürlüğünü elde etmek için değil, AKEL, KKE ve BBKP liderliğindeki Enosis mücadelesinin Kıbrıs'ı İngiliz emperyalizminden, Yunanistan’ı Amerikan emperyalizminden kurtulmak için, ve Türk gerici burjuvazisinin Kıbrıs’ta NATO’ya hizmet etmesini engellemek için muzaffer ilerlemesini durdurmak amacıyla örgütlenmiştir!

EOKA, Kıbrıs'ta Rumların İngiliz emperyalistlerinden ve Yunanlıların Yunanistan'da Amerikan emperyalistlerinden özgürlüklerini kazanmamaları için örgütlenmiştir, İngilizlerin Kıbrıs’ta Rumları ve Türkleri bölme politikasına yardımcı olmak için örgütlenmiştir; İngilizlerin şimdi Rumların Türklere karşı ve şimdi ise Türklerin Rumlara karşı pogromlar örgütleme politikasına yardım etmek için örgütlenmiştir; Türkiye Türk burjuvazisinin Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın bağımsızlığı iç işine sokarak Britanya ve ABD hizmetinde İngiliz politikasına hizmet etmek için örgütlenmiştir!

EOKA, Kıbrıs ve Yunanistan’ın İngiliz üsleri tarafından, NATO üsleri tarafından sürekli işgalini sağlamak için kurulmuştur!

Elbette Kıbrıs'taki Türklere de Doktor Küçük ve Avukat Denktaş şahsında kahramanlar verildi! İngiliz emperyalistlerinin satın aldığı bir bileti kullanarak “Taksim”i vaaz etmek BM’ye giden iki kahraman; böylece İngiliz emperyalistlerinin istediği gibi Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi ve Rumların iç işlerine müdahalesi. Türklerin bu “kahramanlarının” Kıbrıs'ta İngiliz İmparatorluk yönetiminin sürdürülmesi çağrısında bulundukları unutulmamalıdır! Ne kadar alçakça! Grivas onları son derece kıskanmış olmalıydı—işte burada “Türk kahramanlar” onun yaptığı işler hakkında açıkça konuşuyorlar ve yine de milli bir kahraman ilan ediliyorlar. Burjuvaların, feodallerin, kilisenin ve caminin milli kahramanlarının onlar gibi ve dolayısıyla da Grivas gibi olması ne kadar yerinde ve doğrudur!

Volkan (ve TMT) Türklerin Kıbrıs'ta İngiliz emperyalistlerinden ve Yunanistan'da Amerikan emperyalistlerinden özgürlük elde etmeleri için örgütlenmemiştir, o İngiltere’nin Kıbrıs’ta- ve dolayısıyla Yunanistan'da da-Türkleri ve Rumları bölme politikasına yardımcı olmak için örgütlenmiştir; İngilterenin şimdi Rumlar tarafından Türklere ve yine şimdi Türkler tarafından Rumlara pogromlar düzenlemesini örgütleme politikasına yardım etmek için örgütlenmiştir; Türkiye Türk burjuvazisini Kıbrıs’ın ve Rumların iç işlerine sokarak İngiliz politikasına hizmet etmek için örgütlenmiştir.

Volkan (ve TMT), Kıbrıs ve Yunanistan’ın ve Türkiye’nin İngiliz üsleri tarafından, NATO üsleri tarafından sürekli işgalini sağlamak için kurulmuştur!

EOKA ve Volkan (TMT) kampanyalarının temel amacı AKEL, KKE ve BBKPn’in Enosis kampanyasını engellemek ve, Kıbrıs’ta İngiltere’nin hakimiyetini ve Yunanistan’daki ve Türkiye’deki Amerikan hakimiyetini korumaktı. Başka hiçbir şey değil! Ve şunu teslim etmek zorundayız ki Yunanlılara, Kıbrıs'a ve Yunanistan'a, Türklere ve Türkiye'ye ihanet eden bu gericiler, bu hainler muzaffer olmuşlardır.

Bırakın onlar, tüm Titocu—yeni Troçkist hainlere teşekkür etsinler çünkü onlarsız bu işi yapamazlardı!

-IX-

Enosis politikasındaki bu değişikliklerin sonuçları devam ediyor.

Şunları sunabiliriz:

“KKK-AKEL'in Tarihçesi; Emperyalist dayatmalara ve şovenizme karşı mücadele”

…..

  1. 1964-1974 döneminde yabancı komplolar karşısında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin birlik ve bağımsızlığının korunması mücadelesi verildi. Çifte enosis ve taksim planları karşısında, Cumhurbaşkanı Makarios’un yanında istikrarlı bir şekilde duran ve onu destekleyen temel güç AKEL oldu. Partimiz sosyalist ülkelerdeki hükümet partileri ile dostluk ilişkilerini değerlendirdi ve Kıbrıs’a zor anlarında güvenilir müttefikler sağladı. AKEL aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağlantısız dış politikasını destekledi. Kıbrıs, halkımızın yığınsal hareketlenmesi, ezici çoğunluğunun Makarios’un politikası çerçevesinde toplanması ve özellikle de sosyalist topluluğun ve Bağlantısızlar Hareketi’nin uluslararası dayanışması ve desteği ile, NATO’cu planları geri püskürtmeyi başardı. Bağımsızlığın savunulması mücadelesinde AKEL ve Halk Hareketi kurbanlar verdi. Ölenler arasında EDON Merkez Konseyi üyesi Mihalakis Kasulidis de vardı.” https://www.akel.org.cy/tr/emperyalist-dayatmalara-ve-sovenizme-karsi-mucadele/

IX-1; “Çifte enosis ve taksim planları karşısında, Cumhurbaşkanı Makarios’un yanında istikrarlı bir şekilde duran ve onu destekleyen temel güç AKEL oldu.”

“Kendi cumhurbaşkanları” ve ülkelerinin “bağımsızlığı”ndan yana tavır takınan sadece AKEL’li yoldaşlarımız mı? Hayır!

Üstünkörü bir bakış: Yugoslavya (cumhurbaşkanların en alası Tito!); Hindistan; Mısır; Komünistlerin topluca katledilmesine yol açan Endonezya'yı unutmamalı! (İsrail ile devam et; Avusturya, Suriye; Irak…)

Bu, “sömürgelerin siyasal bağımsızlıklarını kazanması ve siyasi olarak bağımsız ülkeler olması” rezil politikasıdır.

IX-2; “Partimiz sosyalist ülkelerdeki hükümet partileri ile dostluk ilişkilerini değerlendirdi ve Kıbrıs’a zor anlarında güvenilir müttefikler sağladı.”

Evet kesinlikle. Sosyalizmi tahrip eden ve Kıbrıs'a silah sağlayan güvenilir müttefikler. Ancak bu sadece Kıbrıs’ta mı yapıldı ve övgüyü hak eden AKEL ‘midir? Hayır!

Üstünkörü bir bakış Yugoslavya (tüm ülkeler içinde Tito'nun ülkesi Hindistan; Mısır; bu siyasetin Komünistlerin topluca katledilmesine yol açan Endonezya'yı unutmamalı! (İsrail ile devam et; Avusturya, Suriye; Irak…) Bu siyaset Orta Doğu'da birçok savaşa yol açtı. Bu ülkelerin hepsi, geçmişte barışı destekleyen, tüm ulusların savaş kışkırtıcısı burjuvalarını desteklemeyen anavatanlarımız tarafından dişlerine kadar ve ucuz fiyatlarla-ve hatta beleşe- silahlandırıldılar.

IX-3; “AKEL aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağlantısız dış politikasını destekledi.”

Evet kesinlikle. Bağlantısız. Yani, hem “Batılı Emperyalistleri” hem de “sözde sosyalist” “Doğulu Emperyalistleri” yani SSCB’yi emperyalist olarak ilan eden ülkeler. Ama bu sadece Kıbrıs mı ve sadece AKEL mi? Hayır!

Tito, Mısır ile birlikte, bağlantısızlar hareketinin kurucusudur!

Stalin'den sonra SSCB, tüm bu bağlantısız ülkeleri silah, para ve fabrikalarla destekledi. Bu “üçüncü yolcuların”, bu komünizmin düşmanlarının desteklenmesi, SBKP'nin 1985 programında yer aldı ve onlara destek SSCB'nin programatik bir desteği haline geldi!

Tabii ki, tüm diğer sözde bağlantısız, aslında emperyalizmle oldukça bağlantılı olan üye ülkeleri unutmamalı: Küba, Kuzey Kore, Vietnam,…

IX-4; Kıbrıs, halkımızın yığınsal hareketlenmesi, ezici çoğunluğunun Makarios’un politikası çerçevesinde toplanması ve özellikle de sosyalist topluluğun ve Bağlantısızlar Hareketi’nin uluslararası dayanışması ve desteği ile, NATO’cu planları geri püskürtmeyi başardı.

AKEL'den yoldaşları tarihten ders almalı ve başkalarına öğretmelidir. Bunu yapmayanlar yanlış, dolayısıyla yenilgi politikalarını savunmaya devam ederler;

Şili’deki darbenin Allende ve Şili Komünist Partisi’ne karşı yapıldığını hatırlayınız—Bağlantısızlar o sırada ne yaptılar? Ve bundan önce Endonezya darbesi sırasında—ki Endonezya bağlantısızlar örgütünün kurucularından biriydi! Saddam ve Irak ne zaman tahrip edildi? Libya ve Kaddafi ne zaman tahrip edildi? Ah, unuttuk! Kıbrıs'ta darbe yapıldığında ve 1974'te Kıbrıs işgal edildiğinde ne yaptılar? Peki 1960’ta Kıbrıs’a “çözüm” empoze edildiğinde ne yaptılar? Vs., vs., vs.,… Şu güvenli bir şekilde söyleyebilir ki, onlar SSCB ve Halk Demokrasileri ve bütün partilerimizin hainleri ile birlikte, “çok konuştular” ve hiçbir şey yapmadılar! Ya da çok konuşarak dünya emperyalizmine çok iyi hizmet ettiler!

Anavatanımıza ihanet politikalarını kabul eden ve böylece onların yıkılmalarına katkı koyan partilerimizden her biri, sadece bu rezilliği yapmakla kalmadıklarını aynı zamanda kendi ülkelerinin emperyalizmden kurtuluşu için en önemli desteğin yok edilmesine yardım ettiklerini de anlamalıdırlar—ve şimdi, emperyalist barbarlıkla onları destekleyecek güçlü komünizm güçleri olmadan, yüzleşmek zorundadırlar!

Şimdi, ülkelerimizi, dişlerine kadar silahlanmış olan ve bu silahları “ulusları ve ülkeleri taş devrine geri göndermek için” kullanmaktan çekinmeyen hiddetli barbarlardan kurtarmak için en iyi şekilde nasıl örgütlenebileceğimizi görmek için tüm politikalarımıza yeniden göz atmalıyız!

Bunu yapacağız, çünkü tüm dünyadaki, barbarlığı yayan ülkeler de dâhil olmak üzere tüm dünyadaki proleterlere ve komünistlere dayanacağız!