EKİM DEVRİMİ VE KOMÜNİST HAREKETİN ENTERNASYONAL KAREKTERİNİN BELİRLEYİCİLİĞİ HAKKINDA

Ekim (Kasım) Devrimi'nin yapıcıları olarak Bolşeviklerin ve Rusya proleterleri ve halklarının kendi öğretilerinde ve pratiklerinde gösterdikleri ve böylece hem teoride hem de pratikte hepimize öğrettikleri en belirleyici ders nedir?
Bu ders, Engels’in proleter harekette belirleyici olan şeyin onun enternasyonal karakteri olduğu öğretisidir. Bu gözden kaçırılırsa hareket yenilgiye uğrar.
Bu tespiti Lenin, Büyük Ekim Sosyalist Devrimi öncesi dönem için somut bir şekilde formüle etmiştir: Her ülkede tüm hareket için mümkün olanın en çoğunu yapmak. Hareketin dünya çapında ve en kısa zamanda zaferi için ne gerekliyse onu yapmak.
Başka bir deyişle, tek tek ülkelerde devrimi en hızlı ve en az kayıpla başarmak için formüle edilen strateji ancak ve ancak proleter hareketin dünya çapındaki zaferini en hızlı ve en az kayıpla elde etmek için formüle edilen stratejinin zafer kazanmasına uygun düştüğü oranda ve müddetçe doğru bir stratejidir.
Bu yaklaşım dışındaki her bir strateji tespiti hem tek tek ülkelerin devrimlerine, hem de dünya devrimine zarar verir ve bu zarar onları imkânsızlaştırmaya kadar gidebilir.
Lenin’in Dünya Devrimi ve Rusya Devrimi için formüle ettiği stratejilerin doğruluğu, birbirine uyumluluğu ve dolayısıyla da kesinkes enternasyonalist olma özelliği Ekim Devrimi'nin zaferiyle ispatlandı.
Doğru bir Dünya Devrimi stratejisiyle çakışmayan her bir enternasyonalizm anlayışı yanlıştır. Doğru bir enternasyonalizm anlayışıyla doğru bir Dünya Devrimi stratejisi anlayışı bir ve aynı şeylerdir. Bunlar birbirilerinden koparılamazlar.
EKİM DEVRİMİ'NDEN
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA KADAR OLAN BİRİNCİ DÖNEM:
Ekim Devrimi sonrası enternasyonalizm ne anlama gelmekteydi?
Lenin, Ekim Devrimi sonrası enternasyonalizmin ne anlama geldiğini yine somut olarak formüle etmiştir: Rusya proletaryasınının SBKP(B) önderliğinde iktidarı ele geçirdiği Sovyetler Birliği, Dünya Devrimi'nin bir üssüdür. Bu üssün korunması, bu üste sosyalizmin başarılı inşası Dünya Devrimi'nin, tek tek ülkelerdeki devrimlerin başarısı için belirleyici bir role sahiptir. Sovyetler Birliği'nin sadece ekonomik alandaki sosyalizmi başarılı olarak inşa etmedeki başarıları bile tüm dünya ülkeleri komünistleri ve proleterlerine bir ilham kaynağı olacak, onların bir yol göstericisi olacak ve dünya devrimininin zaferini hızlandıracaktır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) her geçen gün ekonomik, siyasi, askeri ve dolayısıyla diplomatik olarak güçlendikçe ve dünya çapındaki saygınlığı ve gücü arttıkça Sovyetler Birliği'nin tek tek ülkelerin devrimlerine ve devrimci iktidarlarına yapabileceği katkılar da artacaktır. Proletarya SSCB’den daha ileri bir ülkede iktidarı ele geçirinceye kadar SSCB’nin korunmasının belirleyici karakteri geçerliliğini koruyacaktır. Daha ileri ve daha güçlü bir ülkede iktidar ele geçirilirse o ülkenin koruması ve gelişmesi belirleyici hale gelecektir. Her şart altında bir bütün olarak Dünya Devrimi’nin, dünya komünizmi ve dünya devrimci işçi hareketinin gerçek ileri adımlar atmasını sağlamak için ne gerekliyse onu yapmak. İşte enternasyonalizmin temel taşı budur.
İşte bu çerçevede, başta Rus proleterleri olmak üzere tüm Sovyet proletaryası ve halkı can bedeli bir çaba ve gayret ile ülkelerini inşa ettiler. Birinci Dünya Savaşı’nda, daha sonraki iç savaş ve devrime karşı İngiltere ve Çörçil önderliğinde geliştirilen 14 ülkenin saldırı savaşıyla da mahvedilen Sovyet ülkesini hızla ve sosyalist bir ülke olarak inşa ettiler. Bunu ekonomi-politiğin öğrettiği ekonomik yasaları öğrenerek ve onlara uyarak formüle edilen siyasetler ve bu siyasetleri formüle eden ve onların uygulanışında tüm ülkeyi yönlendiren SBKP(B) önderliği sayesinde başardılar. İç savaşın bitiminden İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar geçen 20 yıldan az bir süreçte can bedeli bir çaba ile hem sosyalist bir ülke kurdular hem de Avrupa'nın en büyük sanayi gücünü, Avrupa’nın en iyi askeri gücünü, dünya çapında komünistlerin, proleterlerin ve ezilen halkların tümünün büyük saygısını ve sevgisini kazanmış barışsever ve güçlü bir ülkeyi kurdular.
Onların başarıları tüm dünya komünistlerine ve proleterlerine ve de halklarına ilham kaynağı oldu. Ve SSCB tam ve kesin olarak kurtarılmış bir üs olarak görev gördü. Komünist hareket SSCB’den aldığı destekle gerçekten tüm dünya çapında bir hareket, gerçekten enternasyonal bir hareket haline geldi. En gelişmiş ülkelerden en geri ülkelere kadar yayıldı. SSCB’de üs kuran Komünist Enternasyonal, SBKP(B)’den aldığı önderlik ve Sovyet halkından aldığı destekle tüm dünya komünizminin yayılıp gelişmesi ve güçlenmesinde görevini yerine getirdi.
Tüm bunlar Lenin’in formüle ettiği, Stalin’in geliştirdiği, SBKP(B) önderliğinde Sovyet halklarının ve dünya komünistleri ve proleterlerinin uyguladığı Dünya Devrimi stratejisinin, bu stratejinin temel taşı olarak Sovyet ülkesinin Dünya Devrimi’nin üssü olarak inşası ve korunmasının doğruluğunu dosta düşmana karşı gösterdi. Dünya komünist hareketi yayıldı ve güçlendi. Tüm dünyada saygınlık kazandı. Kitleselleşti. Komünistlerin ve işçilerin enternasyonalizmi ete kemiğe büründü.
Bu arada enternasyonalizmin başka bir yorumu da yüksek sesle haykırılıyordu. Bu yorum Troçki’nin ve Troçkistlerin yorumuydu. Bu yoruma göre, tek ülkede sosyalizm inşa edilemeyeceği için, SSCB’yi sosyalist bir üs olarak kurmak ve korumak, hele hele bunu dünya devriminin gelişmesinde belirleyici faktör ilan etmek enternasyonalizmi terk etmektir. Milliyetçiliktir. SSCB’yi yönetenlerin bürokratlar haline gelmiş olduklarının ispatıdır. Bir ülkede iktidar ele geçirildiğinde iktidar, devrimi başka ülkelerde yaymak için kullanılmalı, bu arada sosyalizmi inşaya çalışmamalı, ne sosyalist ne de kapitalist olmayan bir ekonomi ayakta tutulmaya çalışılmalıdır. Bu bile çok zordur. Ülke, dünya pazarının tutarlı bir parçası olduğu için kaçınılmaz olarak dünya pazarının (kapitalist-emperyalist) çalkantılarından etkilenecektir. Her tarafı da güçlü kapitalist-emperyalist devletlerle sarılmıştır. Kendi başına ayakta durması imkânsızdır. Tek yol devrimi yaymalı, en azından güçlü kapitalist ülkelerde iktidarı ele geçirmeli ki sosyalizmi kurmak az biraz daha gerçekçi hale gelsin. Aslında tek yol tüm dünyada iktidarı ele geçirmek. İşte enternasyonalist olmak bu anlama gelir. O halde her ülkede devrim yapmaya. Devrim hemen şimdi. SBKP(B), SSCB’de sosyalizmi inşa etmek adına SSCB’de sosyalizm inşasını ve SSCB’nin korunmasını öne çıkartarak diğer partilere karşı milliyetçi bir tavır takınıyor ve tabii onları kendi milli çıkarları -pardon bürokratik çıkarları- için kullanıyor. Vb. vb.
Tüm bunların da tabii ki pratik anlamları vardır. Bu anlamlar SSCB’de sosyalizmin inşasını aktif olarak baltalamak. SSCB’de sosyalizm inşa edildiği oranda SSCB’yi, sosyalizmi yıkmak için emperyalistlerle, faşistlerle işbirliği yapmak, SBKP(B) ve SSCB aleyhtarı, komünist hareketin önderleri aleyhtarı propaganda ve pratik faaliyetleri belirleyici faaliyet alanı olarak ele almak. SBKP(B) ve SSCB’ye karşı, onun sosyalizmi inşasını baltalamak için burjuvaziyle, emperyalistlerle işbirliği yapmak, onların ajanları, casusları haline gelmek, SSCB’de sabotör, yapılanların yıkıcısı olarak iş yapmak SSCB’ye karşı savaşı örgütlemek, SSCB’yi yıkmak için SSCB parçalarını emperyalistlere peşkeş çekmek, SSCB’yi parçalayarak emperyalistlere satma planları yapmak. Dünyanın tek tek ülkelerinde aşırı devrimcilik adına anti SBKP(B) ve anti SSCB faaliyetleri azdırmak, tek tek ülkelerde komünizm geliştikçe, komünist partiler geliştikçe onlara karşı yerli ve yabancı burjuvalarla ve giderek faşist devlerle işbirliği yapmak, ajanlaşmak ve de ajanlar örgütü olmak, vb. vb.
Hiçbir zaman hiçbir siyaset olduğu yerde kalmaz. Pratik anlamına ulaşmak zorundadır. Ve Troçkizmin enternasyonalizminin pratik anlamının vardığı ve varacağı yer de işte bunlardır.
Demek ki dünya komünist hareketi açısından enternasyonalizm, Dünya Devrimi’nin çıkarları belirleyici unsurdur. Bunu unutanlar veya bunu günün koşullarında yanlış ele alıp yanlış bir şekilde değerlendirenler hem Dünya Devrimi’ne hem de kaçınılmaz olarak kendi ülkelerinin devrimine zarar verirler. Dünya Devrimi’ni ve kendi ülkelerinin devrimini yenilgiye götürürler. Devrimi imkânsız kılarlar. Hain değillerdiyse hainleşirler!
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA STALİN’İN ÖLÜMÜNE KADAR
AĞUSTOS 1953 YÜCE SOVYET TOPLANTISINA KADAR OLAN DÖNEM:
İkinci Dünya Savaşı, Lenin ve Stalin enternasyonalizm anlayışının doğruluğunun tam bir deney taşı olmuştur.
SSCB’de sosyalizmin inşasının ve SSCB’nin korunmasının dünya komünist ve işçi hareketi için belirleyici önemi bu savaş sırasında ve sonrasında kesin bir şekilde sergilenmiştir.
SSCB, Avrupa ve dünyayı, yani Avrupa ve dünya komünistlerini ve işçi hareketini ve tüm ezilen milletleri Nazi-faşist barbarlıktan, Japon emperyalizminden, kölelikten, yok olmaktan kurtardı.
İşte gerçek enternasyonalizm bu şekilde gerçekleşir. Dünya komünizmi, dünya komünist hareketi, dünya işçi hareketi, dünyanın ezilen milletleri Lenin’in formüle ettiği enternasyonalizm anlayışı, Dünya Devrimi anlayışı sayesinde, Stalin’in geliştirdiği ve hayata geçirilmesinde önderlik ettiği bu enternasyonalizm anlayışı, bu Dünya Devrimi stratejisi sayesinde, SSCB’de inşa edilen sosyalizm sayesinde Nazi-faşist barbarlıktan, Japon emperyalizminden, kölelikten, yok olmaktan kurtuldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Doğu Asya'da komünistlerin önderliğinde Halk Demokrasisi iktidarları kuruldu. Avrupa’daki Halk Demokrasisi iktidarları (Arnavutluk hariç) sosyalizmi inşaya başladı. Doğu Asya ve Arnavutluk’taki Halk Demokrasisi iktidarları sosyalist inşaya başlayabilmek için ön hazırlıklarlara girişti. Tüm bunları mümkün kılan güç, bu ülkelerin komünistleri, proleterleri ve halkları yanında ve belirleyici faktör olarak Sovyet ülkesiydi.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden ikisi olan İtalya ve Fransa’daki en büyük partiler komünist partilerdi ve seçimleri kazanmak, yani Halk Demokrasilerini İtalya ve Fransa’da kurmak üzereydi. Britanya’da Komünist Partisi yeni programını hazırlamak ve yeni taktiklerini formüle etmek ve kesin ve kararlı bir şekilde iktidara yürümek hazırlığı içindeydi. Tüm bunları mümkün kılan güç, bu ülkelerin komünistleri, proleterleri ve halkları yanında ve belirleyici faktör olarak Sovyet ülkesiydi.
Sovyet ülkesi İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızla yaralarını sarmaya girişti. Bu alandaki başarılar tüm Avrupa ülkelerinde tüketim malları karneye bağlı kalırken Sovyet ülkesinde karneye olan gerekliliğin kısa zamanda kaldırılmasına yol açtı. Dünyanın ilki ve en gelişmiş otomatik fabrikası olarak otomatik piston fabrikası üretime geçti. Otomasyondaki önemi bariz olan Avrupa'nın ilk, dünyanın ikinci bilgisayar fabrikası SSCB’de inşa edildi. Nükleer bombanın yapımı yanında nükleer enerji de kontrol altına alındı. Tarım alanında ‘Doğayı Dönüştürmek İçin Stalin Planı’ devreye konmaya başlandı. SSCB, Avrupa'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi haline geldi. SSCB, dünyanın en ileri tekniğine sahip fabrikaların ve çiftliklerin sahibi bir ülke haline geldi. Artık komünizmin kapısı ardına kadar açılmıştı. SSCB, sosyalizmin inşası aşamasından komünizmin inşası aşamasına geçmişti. Komünizmin inşası başlamıştı!
İkinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalistler kendi halklarını ve dünyayı savaşla tehdit ederken, onların savaşa kalkışmalarını engelleyen en belirleyici güç, SSCB’nin elinde olan askeri teknoloji ve askeri gücü ve bu güçle el ele vererek barış talep eden SSCB başta olmak üzere tüm dünya komünistlerinin başını çektiği, tüm dünya ülkelerinde proleterlerin, halkların ve milletlerin kitlesel olarak destekledikleri barış hareketinin gücüdür.
Tüm bunlar Lenin’in formüle ettiği, Stalin’in geliştirdiği, SBKP(B) önderliğinde Sovyet halklarının ve dünya komünistleri ve proleterlerinin uyguladığı Dünya Devrimi stratejisinin, bu stratejinin temel taşı olarak Sovyet ülkesinin Dünya Devrimi’nin üssü olarak, sosyalist bir ülke olarak inşası ve korunması stratejisinin doğruluğunu dosta düşmana karşı gösterdi.
Ve tüm bunlar birincisi SSCB’de komünizmin inşasının başlamasına, ikincisi Halk Demokrasisi (HD) ülkelerinde SSCB’den alınan destekle ve dolayısıyla SSCB’nin sosyalizmi inşasından da daha büyük bir hızla sosyalizmin inşasına ve sosyalizmi inşa edecek konumda olmayan HD’lerde de sosyalizmin inşasının hazırlıklarına girişilmesine yolaçtı.
Ve tüm bunlar Lenin’in enternasyonalizm formülasyonunda, Lenin’in Dünya Devrimi stratejisi formülasyonunda temel bir değişikliğe yol açtı.
Artık belirleyici faktör, SSCB’de sosyalizmin inşası değildi. Artık belirleyici faktör, SSCB’de komünizmin inşası idi.
Artık belirleyici faktör kendi başına SSCB’de sosyalizmin inşası değildi. Artık belirleyici faktör SSCB’de komünizm inşasının mümkün kıldığı güçten alınan destekle Arnavutluk hariç Avrupa HD’lerinde hızla sosyalizmin inşasıydı.
Artık belirleyici faktör kendi başına SSCB’de sosyalizmin inşası değildi. Artık belirleyici faktör SSCB’de komünizm inşasının mümkün kıldığı güçten alınan destekle ve hızla sosyalizmi inşa etmekte olan Avrupa HD’lerinde de alınan destekle Arnavutluk ve Doğu Asya HD’lerinde hızla sosyalizmin inşasının zeminini hazırlamaktı.
Artık belirleyici faktör kendi başına SSCB’de sosyalizmin inşası değildi. Artık belirleyici faktör SSCB’de komünizm inşasından, Avrupa Halk Demokrasilerinde sosyalizmin inşasından, Arnavutluk ve Doğu Asya Halk Demokrasilerinde hızla sosyalizmin inşasının zemininin hazırlanmasından alınan destekle İtalya, Fransa, Britanya ve Amerika komünist partilerinin demokratik temeller zorlanarak kitleselleşmesi ve iktidara hazırlanmasıydı.
Artık belirleyici faktör kendi başına SSCB’de sosyalizmin inşası değildi. Artık belirleyici faktör SSCB’de komünizm inşasından, Avrupa Halk Demokrasilerinde sosyalizmin inşasından, Arnavutluk ve Doğu Asya Halk Demokrasilerinde hızla sosyalizmin inşasının zemininin hazırlanmasından, İtalya, Fransa, Britanya ve Amerika komünist partilerinin demokratik temeller zorlanarak kitleselleşmesi ve iktidara hazırlanmasından alınan destekle ezilen ülkelerde Komünist ve Emek partileri önderliğinde yürütülen ve yukarıda sayılan güçlerimizin etrafında şekillenen anti-emperyalist birleşik cephede birleşen milli kurtuluş mücadeleleriydi.
Lenin ve Stalin’in enternasyonalizm anlayışı, onların Dünya Devrimi stratejileri ve bununla bağıntılı tek tek ülkelerdeki devrim stratejileri meyvelerini vermiş, Dünya Devrimi hakkında genel gevezelik değil, gerçek şartlar hazırlanmıştı.
Tüm bunlar Stalin’in geliştirdiği, SBKP(B) önderliğinde Sovyet halklarının ve dünya komünistleri ve proleterlerinin uyguladığı yeni bir Dünya Devrimi stratejisine yol açtı: Bu stratejinin temel taşı Sovyet ülkesinin Dünya Devrimi’nin üssü olarak, komünist bir ülke olarak inşası ve korunması; ek temel taşları olarak Arnavutluk hariç Avrupa’daki Halk Demokrasisi ülkelerinin Dünya Devrimi’nin üsleri olarak, sosyalist ülkeler olarak inşası ve korunması; Arnavutluk ve Doğu Asya Halk Demokrasilerinde Dünya Devrimi’nin üsleri olarak, hızla sosyalizmin inşasının zemininin hazırlamakta olan ülkeler olarak inşası ve korunması; başta İtalya, Fransa, Britanya ve Amerika komünist partileri olmak üzere kapitalist ülkelerdeki tüm komünist partilerinin demokratik temellerde kitleselleşmesi ve iktidara hazırlanması, ezilen ülkelerde bu demokrasi, sosyalizm ve barış güçleri etrafında şekillenmiş milli kurtuluş hareketlerinin zaferinin hazırlanması yanında tüm dünya ülkelerinde aynı hazırlıkların mümkün olan her yerde devreye konması; tüm bunları mümkün kılacak temel faktör olarak barışı sağlamak, yani emperyalistlerin ABD-Britanya önderliğinde hazırladıkları somut 3. Dünya Savaşı tehlikesini ilk başta yukarıdaki faktörlere dayanarak ve ikincil olarak dünya barış hareketini oluşturarak önlemek. Ve böylece emperyalizmin dünya capındaki yenilgisinin taşlarını örmek.
İşte İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve Stalin önderliğinde oluşturulan ve uygulamaya konan yeni enternasyonalizm anlayışı, yeni Dünya Devrimi stratejisi böyleydi. (Bu strateji Stalin’in 19. Kongre’de ki konuşmasında da ortaya konmaktadır!) Ve başarıyla uygulanmaktaydı! Komünizm, Sovyet iktidarı şartlarında tamamıyla otomatik piston fabrikası olarak, bigisayarlar olarak, nükleer enerji olarak ve kontrol altına alınan tabiat olarak, insanlık sevgisi ve insanlık için fedakârlık hisleriyle dolu Sovyet insanı olarak kendini göstermişti.
Zafer, zafer ve yine zafer!
Demek ki dünya komünist hareketi açısından enternasyonalizm, Dünya Devrimi’nin çıkarları belirleyici unsurdur. Bunu unutanlar veya bunu günün koşullarında yanlış ele alıp yanlış bir şekilde değerlendirenler hem Dünya Devrimi’ne, hem de kaçınılmaz olarak kendi ülkelerinin devrimine zarar verirler. Dünya Devrimi’ni ve kendi ülkelerinin devrimini yenilgiye götürürler. Devrimi imkânsız kılarlar. Hain değillerdiyse hainleşirler!
Enternasyonalizm kuru gevezelik değildir. Dünya Devrimi’nin stratejisinin doğru formülasyonu ve uygulanışıdır. Bu ancak ve ancak enternasyonalizm kuru gevezeliği ardında saklanan Troçkistleri de alt ederek hayata geçirilebilen enternasyonalizmin ta kendisidir. Dünya Devrimi’ni ileri götürmeyi bilmektir. Komünizmin zafer kazanmasını sağlamayı becerebilmektir.
Troçkizim, Almanlardaki teknik SSCB’de olmadığı için SSCB’de sosyalizmin inşasını imkânsız ilan ederdi. Sosyalizmin inşasının ancak Almanya gibi ileri ülkelerde mümkün olabileceğini iddia ederdi. Onlara Almanya'ya on basan SSCB verdik. Ama bahane bahanedir. Onların derdi teknik gerilik değil, teknik gerilik bahanesidir. SSCB’nin Almanya'yı fersah fersah geride bırakan teknik ve sanayi gelişmişliği onların bu bahaneyi terketmelerine yol açmamıştır.
Onlar, SSCB’de sosyalizmin inşasını ve bunun gerek teknik, gerekse sınıfların yapılanması olarak ne anlama geldiğini katiyetle anlayamamışlardır. Bu nedenle onlar, sosyalizmin ekonomik yasalarının neler olduğunu öğrenmek yeteneğinden dahi yoksun ve Marx döneminde dahi kalamamış olan geri kafalı tarikatlardırlar. Onlar hiçbir zaman SSCB’de sosyalizmin inşa edilmiş olduğunu göremedikleri gibi, SSCB’de, sosyalizmin inşasından sonra tek ülkede komünizmin inşasına doğru yürünmekte olduğunu ve bunun öğretilerini hiçbir zaman anlayamamış, gerici tarikatlardır.
Onlar, SSCB’yi İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki Avrupa'da sosyalizmi inşa etmekte olan HD'leri destekleyen ve kendisi komünizmi inşa etmeye girişmiş bir Sovyet ülkesi olarak ele almazlar. Onlar SSCB’ye Avrupa HD’lerine milli baskı uygulayan emperyalist bir ülke olarak bakarlar.
Onlar, SSCB’yi İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki sosyalizmin zeminini inşa etmekte olan Arnavutluk ve Doğu Asya HD'lerini destekleyen ve kendisi komünizmi inşa etmeye girişmiş bir Sovyet ülkesi olarak ele almazlar. Onlar SSCB’ye, bu HD’lere milli baskı uygulayan emperyalist bir ülke olarak bakarlar.
Onlar, SSCB’yi İkinci Dünya Savaşı sonrasında iktidara hazırlanmakta olan komünist ve demokrat partileri destekleyen ve kendisi komünizmi inşa etmeye girişmiş bir Sovyet ülkesi olarak ele almazlar. Onlar SBKP(B)’ye bu partilere baskı uygulayan ve yanlış yönlendiren bir parti olarak bakarlar.
Onlar, SSCB’yi İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışı koruyan ve destekleyen ve kendisi komünizmi inşa etmeye girişmiş bir Sovyet ülkesi olarak ele almazlar. Onlar, SSCB’ye savaş hazırlığı yapan emperyalist bir ülke olarak bakarlar.
Ve onlar tüm bu görüşlerin propaganda ve ajitasyonunu yapanlardır. Ve onlar tüm bu görüşlerin onları yönlendirdiği pratik faaliyetlerin de uygulayıcısıdırlar.
Onlar gerici tarikatlar, onlar sonuç olarak emperyalist burjuvaziyle birlikte insanlık düşmanıdırlar!
SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE STALİN KOMÜNİZMİ İNŞA PLANI VE DÜNYA DEVRİMİ İÇİN ANLAMI
Stalin’in, Marx’ın ve Lenin’in ekonomik öğretilerine uygun olarak formüle ettiği ve uygulanmasını yönettiği sosyalizmi inşa planı, yerini, Stalin’in Marx’ın ve Lenin’in ekonomik öğretilerine uygun olarak formüle ettiği ve uygulanmasını yönettiği komünizmi inşa planına bırakmıştı. Bu planın uymak zorunda olduğu ekonomik yasalar Stalin’in meşhur ‘Sosyalizmin Sorunları’ başlıklı kitabında ve onun temelinde şekillenmiş olan ‘Ekonomi Politik El Kitabı’nda mevcuttur.
Bu ekonomik yasalara uygun olarak formüle edilen ve son ‘Stalin Beş Yıllık Planı’ olan planda formüle edilmiş ve onaylanmış, ve uygulanmaya başlanmıştır. Komünizmin hızla inşası başlamıştır.
Bu inşa faaliyeti sürerse sanayide tam otomatik üretime geçilecektir. Sanayi alanındaki bolluk sayesinde ‘Stalin Doğayı Dönüştürme Planı’ kolaylıkla hayata geçirilecek ve tarım alanında bolluk ve süreklilik garantilenecektir. Bugün kesinlikle görebildiğimiz ve kompüterlerin mümkün kıldığı doğrudan demokrasinin temelleri de atılmış olacaktır.
Tüm bunlar Dünya Devrim stratejisinin temelini oluşturmaktadır. Bunlar olursa, yani SSCB’de komünizmin inşası sürer ve başarılırsa, bu stratejinin tüm diğer taşları da yerli yerine oturacaklardır. Yani:
Arnavutluk haricinde tüm Avrupa HD’lerinde sosyalizmin inşası, yani bu ülkelerin sanayileşmesi, tarımlarının kollektifleştirilmesi ve sömürücü sınıflarının yok edilmesi kısa zamanda bir gerçek haline gelecektir. SSCB kendi başına ancak 1938’de Stalin Anayasası'nı hayata geçirmişti. Stalin'in ‘Komünizme Geçiş Planı’na uyulursa bahsi geçen Avrupa Halk Demokrasileri, SSCB’den de alınan destekle 1960’ta çoktan kendi Stalin Anayasalarını hayata geçirmiş ve dahası komünizmi inşa yolunda hızlı adımlarla ilerliyor olurlardı.
Arnavutluk ve Doğu Asya Halk Demokrasileri de hem sosyalizmin inşasına girişmiş, hatta ve büyük ihtimalle sosyalizmin inşasında büyük adımlar atmış konumda olurlardı.
Tüm bunlar da şu basit anlama gelirdi: Dünya emperyalizmi yenilmiştir. Sarılmıştır. Artık tüm dünya uluslarının özgürlüğü garanti altına alınabilir. Artık insanlığın çektiği eza cefa ana hattıyla bitmek üzeredir! Çünkü emperyalizmden daha güçlü ve tüm insanlığa örnek teşkil eden komünizm herkesin gözleri önünde ve vatandaşlarına bolluk ve en geniş demokrasiyi vererek var olmaktadır.
Tüm bunlar emperyalistlerin yeni bir dünya savaşını başlatmalarını imkânsızlaştırmanın yanında onların Fransa, İtalya, İngiltere, Amerika gibi ülkelerde demokrasiyi ayaklar altına almalarını da imkânsız kılacak ve böylece bu ülkelerin komünist partilerinin iktidarını da garantileyecektir. Ve bu da emperyalizmin tümden bitişidir. Veya Harri Pollit yoldaşın 1951’de dediği gibi sadece Büyük Britanya Komünist Partisi’nin Britanya’da iktidarı kazanması bile emperyalizmin bitişi anlamına gelecektir!
Ve Hindistan ve onun Komünist Partisi, Halk Demokrasisi stratejisiyle sırada beklemektedir. Ve Hindistan yanında bir yığın ezilen ülkelerde Komünist Partiler ve Demokratik Partiler, Emek partileri Halk Demokrasisi stratejisi ile emperyalizme karşı mücadeleye girmişti ve sırada beklemekteydi.
İşte Stalin’in gerçekçi ve gerçekten enternasyonalist Dünya Devrimi stratejilerinin vardığı yer ve gitmekte olduğu yer böyleydi.
O halde o günlerden bugünlere emperyalizme kurban edilen insanlar, emperyalizmin katlettiği insanlar ve de katledeceği insanlar, onların katlinden kimler sorumludur? Ulusların ezilen konumda yaşamasından kimler sorumludur? Çevre katliamından kimler sorumludur? IMF ve Dünya Bankası’nın aldığı kararlar, dünya finans oligarklarının aldığı kararlar çerçevesinde açlıktan ölen insanların ölümünden kimler sorumludur? Ve bunları yapanlar ve bu kararları alanlar insanlık düşmanı suç işlemekte midirler? O halde komünizme ihanet ile insanlık düşmanı suç işlemek arasında fark kalmadığı tespiti yapılabilir mi? O halde sadece konünizme karşı iş yapanlara değil aynı zamanda komünizm adına komünizme zarar veren işler yapanlara insanlık düşmanı suç işleyenler olarak işlem yapılması gerekmez mi? Tüm bunlar ve benzeri sorular yeni ama cevaplanması gereken sorulardır.

STALİN VE ENGTERNASYONALİZM

3—Devrimin “Ulusal” ve Uluslararası Görevlerinin Birliği ve Bölünmezliği Üçüncü sorun: Üçüncü sorun, şu ya da bu ülkede proleter devrimin “ulusal” ve uluslararası görevleri ile ilgilidir. Parti, SSCB proletaryasının “ulusal” ve uluslararası görevlerinin bütün ülkelerin işçilerinin kapitalizmden kurtuluşu ortak göreviyle kaynaştığından, ülkemizde sosyalizmin inşasının çıkarlarının bütün ülkelerin devrimci hareketinin çıkarlarıyla tümüyle ve bütünüyle ortak bir çıkar halinde—bütün ülkelerde sosyalist devrimin zaferi—kaynaştığından yola çıkmaktadır.
Eğer bütün ülkelerin işçileri Sovyet Cumhuriyetine sempati ve destek göstermeselerdi bunun sonucu ne olurdu? Sonuç, müdahale ve Sovyet Cumhuriyeti’nin yıkılması olurdu. Sermaye Sovyet Cumhuriyetini yıkmayı başarsaydı bunun sonucu ne olurdu? Bütün kapitalist ve sömürge ülkelerde en koyu bir gericilik çağı başlar, işçi sınıfı ve ezilen halklar tamamen köleleştirilir, uluslararası komünizmin mevzileri tasfiye edilirdi.
Tüm ülkelerin proleterlerinin Sovyet Cumhuriyetine sempatisi ve yardımı güçlenip gelişirse ne olur? Bu, SSCB’nde sosyalizmin inşasını temelli kolaylaştırır. SSCB’nde sosyalist inşanın başarıları arttığında ne olur? Bu, sermayeye karşı mücadelelerinde tüm ülkelerin işçilerinin devrimci mevzilerini temelli iyileştirir, proletaryaya karşı mücadelesinde uluslararası sermayenin mevzilerini zayıflatır ve uluslararası proletaryanın şansını artırır.
Ama bundan, SSCB proletaryasının çıkarları ve görevleri, bütün ülkelerdeki devrimci hareketin çıkarları ve görevleriyle sürekli içiçe geçer ve onlarla kopmaz bağlarla bağlıdır, ve tersine, bütün ülkelerin devrimci proleterlerinin görevleri, SSCB proleterlerinin sosyalist inşa cephesindeki görevleri ve başarılarıyla kopmaz bağlarla bağlıdır, sonucu çıkar.
Bu yüzden, şu ya da bu ülkenin proleterlerinin “ulusal” görevleriyle uluslararası görevlerini karşı karşıya koymak, politikada ağır bir hata işlemek demektir. Bu yüzden, SSCB proleterlerinin sosyalist inşa cephesindeki mücadelede gösterdiği gayret ve coşkuyu “ulusal kapalılık” ve “ulusal dargörüşlülük” belirtileri olarak göstermek—zaman zaman muhaliflerimizin yaptığı gibi—, aklını yitirmek ya da çocuklaşmak demektir.
Bu yüzden, bir ülkenin proleterlerinin görev ve çıkarlarıyla tüm ülkelerin proleterlerinin görev ve çıkarlarının birlik ve bölünmezliğini savunmak, tüm ülkelerin işçilerinin devrimci hareketinin zaferinin en emin yoludur.
Tam da bu yüzden, tek ülkede proleter devrimin zaferi, kendi içinde bir amaç değil, bilakis tüm ülkelerde devrimin gelişmesi ve zaferi için bir araç ve yardımdır. Bu yüzden, SSCB’nde sosyalizmi inşa etmek, bütün ülkelerin işçilerinin ortak davasını savunmak demektir, sermaye üzerinde zaferi sadece SSCB’nde değil, bütün kapitalist ülkelerde de kazanmak demektir, çünkü SSCB’nde devrim dünya devriminin bir parçasıdır, onun başlangıcı ve gelişmesi için temeldir.
J. V. Stalin 1926, Eserler, Cilt 9