GÖREVLERİMİZ

Parti Çalışmasının Eksikliği ve Troçkistler ve Diğer İkiyüzlülerin Tasfiyesi için Alıncak Önlemler Üzerine SBKP(B) MK Plenumu’nda Sunulan Rapor ve Kapanış Konuşması 3-5 Mart 1937. J.V. Stalin, cilt:14, 1934-1945, sayfa 150-161

V. Görevlerimiz
Çalışmamızdaki bu eksiklikler nasıl giderilecektir?
Bunun için ne yapılmalıdır?
Bunun için şu önlemleri uygulamak gereklidir:

1) Şu ya da bu alanın ‘mevcut sorunlarına’ boğulmuş olan yoldaşlarımızın dikkati uluslararası ve ulusal karakterdeki büyük politik sorunlara çekilmelidir.

2) Parti Sovyet ve ekonomi kadrolarının politik eğitimi ve Bolşevik çelişmeleri görevinin odak noktasına konmasıyla, Partimizin politik çalışmasının layık olduğu düzeye çıkarılması gerekmektedir.

3) Önemleri tartışılmaz olan ve bundan sonra da her gün, her yıl sürdürmek zorunda olduğumuz ekonomik başarılarımızın, sosyalist inşanın bütün özü olmadığı yoldaşlarımıza kavratılmalıdır.
Kendini beğenmişlik, kayıtsızlık, politik içgüdülerin körleşmesinde ifadesini bulan ekonomik başarıların diğer yüzünün, sadece ve sadece, ekonomik başarıların, parti inşasında ve partinin politik çalışmasının geliştirilmesinde elde edilecek başarılarla birlikte yürüdüğü koşullarda ortadan kaldırılabileceği açıkça konulmalıdır. Ekonomik başarıların sürekliliği ve sağlamlılığının, tamamen partinin örgütsel ve politik çalışmasının başarılarına bağlı olduğu, bu koşul olmaksızın ekonomik başarıların temelden yoksun olduğu açıkça ortaya konmalıdır.

4) Kapitalist kuşatmanın, Sovyetler Birliği’nin uluslararası durumunu belirleyen temel olgu olduğu hiç unutulmamalı, her zaman anımsanmalıdır.
Kapitalist kuşatma sürdükçe, yabancı devletlerin casusluk organlarının Sovyetler Birliği cephe gerisine zararlı unsurlar, bozguncular casuslar ve teröristler göndemeyi sürdüreceği düşünülmeli; bu düşünülmeli ve kapitalist kuşatmanın, zararlı unsurların gücünü ve önemini küçümseyen yoldaşlarla mücadele edilmelidir.
Yoldaşlarımıza, ne kadar büyük olursa olsun hiç bir ekonomik başarının, kapitalist kuşatma olgusunu ve bu olgunun sonuçlarını dünya yüzünden kaldıramayacağı kavratılmalıdır.
Yoldaşlarımıza, partili ve partisiz Bolşeviklere, yabancı casusluk organlarının, zararlı, bozguncu ve casusluk faaliyetlerinin amaç ve görevleriyle, pratik ve tekniğiyle tanışma olanağı verecek gerekli önlemler alınmalıdır.

5) Yabacı casusluk organlarının bozguncu, zararlı ve casusluk faaliyetlerinin en aktif unsurları olan Troçkistlerin, işçi sınıfı içinde bir politik akım olma niteliklerini çoktan yitirdiklerinin, uzun zamandan beri işçi sınıfının çıkarlarıyla uyuşan herhangi bir düşünceye hizmet etmedikleri, yabancı casusluk organlarının hizmetinde çalışan zararlı unsurlar, bozguncular, casuslar ve katillerden oluşan, düşüncesiz ve ilkesiz bir çateye dönüştüklerinin yoldaşlarımıza gösterilmesi gerekmektedir.
Bugünkü Troçkizme karşı mücadelede artık eskı yöntemlerin, tartışma yöntemlerinin değil, yeni yöntemlerin, kökünü kazıma ve ezme yöntemlerinin uygulanması gerektiği gösterilmelidir.

6) Bugünkü zararlı unsurlarla Şahti-dönemindeki zararlı unsurlar arasındakı fark; Şahti-dönemi zararlılarının teknik geriliklerinden yararlanarak yoldaşlarımızı teknik alanda aldatırken, parti üyelik kartına sahip olan bugünkü zararlıların, parti üyeleri olarak kendilerine duyulan güven sayesinde, insanlarımızı politlik kayıtsızlıklarından yararlanarak aldattıkları, yoldaşlarımıza anlatılmalıdır.
Şahti-dönemine uygun olan tekniği kotarma eski şiarı şu yeni şiarla tamlanmalıdır: Kadroların politik eğitimi, Bolşevizmin kavranması ve körü körüne politik güvenin tasfiyesi. Bu şiar, içinde yaşadığımız döneme son derece uygun bir şiardır. Şu sorulabilir: On yıl öce, Şahti-döneminde, bu iki şiarda, bir yandan tekniğin kotarılması, öte yandan kadroların politik eğitimi şiarı ortaya atılamaz mıydı? Hayır bu mümkün değildi. Bizde, Bolşevik Parti içinde meseleler böyle ele alınmaz. Devrimci hareketin dönüm noktalarında, her zaman, ana şiar olarak belli bir temel şiar ortaya konur; bu şiar, zincirin tamamını çekebilmek için kavranması gerekli ana halkadır. Lenin bize şunu öğretti: Çalışmamızda ana halkayı bulun ve bu halkayı, bütün zinciri çekebilmek ve ilerleyenilmek için, kavrayın ve çekip çıkarın. Devrimci hareketin tarihi bu taktiğin tek doğru taktik olduğunu gösteriyor. Şahti-döneminde bizim insanlarımızın zaafı, teknik geriliklerinde yatıyordu. O dönemde güçsüz yanımızı oluşturan politik sorunlar değil teknik sorunlardı. O dönemdeki zararlı unsurlarla politik ilişkilerimize gelince, çok açıktı; bu Bolşeviklerin kendilerine politik olarak yabancı unsurlarla ilişkisiydi. Teknik zayıflığımızı, tekniği kotarma şiarını ortaya atarak ve geçen zaman içerisinde onbinlerce, yüzbinlerce teknik eğitim görmüş Bolşevik kadro yetiştirerek tasfiye ettik. Şimdi ise durum farklıdır; çünkü artık teknik eğitimli kadrolara sahibiz ve artık zararlı unsurlar rolünde, teknik olarak bizden daha bilgili olmayan açıkça bize yabancı insanlar değil, parti üyelik kartına sahip, parti üyelerinin bütün haklarını kullanan insanlar var. şimdi artık insanlarımızın zaafı teknik gerilikte değil, politik kyıtsızlıkta, tesadüfen partiye üye olmuş insanlara karşı körü körüne güven duymada, insanların denetlenmemesinde, politik açıklamaları temelinde değil, çalışmalarının sonuçları itibarıyla denetlenmemesinde yatmaktadır. Şimdi bizim için esas sorun, kadrolarımızın teknik geriliğinin ortadan kaldırılması değil -çünkü bu esas itibarıyla gerçekleşmiştir- tesadüfen partiye üye olmuş zararlı unsurlara karşı politik kayıtsızlık ve körü körüne politik güvenin tasfiye edilmesidir.
Şahti-döneminde kadrolar için mücadeleyle, bu dönemin esas sorunu arasındaki fark budur.
O nedenle on yıl önce iki şiarı da, hem tekniğin kotarılması, hem de kadroların politik eğitimi şiarını ortaya atamazdık, atmamamız gerekirdi.
O nedenle eski şiar, tekniğin kotarılması şiarı, Bolşevizmin kavranması kadroların politik eğitimi ve politik kayıtsızlığın tasfiye şiarıyla tamamlanmalıdır.

7) Ülkemizde sınıf mücadelesinin, ileriye doğru attığımız her adımla, giderek sönmek zorunda olduğu, sınıf düşmanının, elde ettiğimiz her zaferle uysallaşacağı yolundaki sakat teori parçalanmalı ve bir yana atılmalıdır.
Bu sadece sakat bir teori değil, aynı zamanda tehlikeli bir teoridir; çünkü insanlarımızı uyuşturmakta, tuzağa düşürmekte, bu arada sınıf düşmanına, Sovyet iktidarına karşı mücadele için güç toplama olanağı vermektedir.
Tam tersine ne kadar ilerlersek, ne kadar başarılı olursak yenilmiş sömürücü sınıfların artıkları o kadar öfkeye kapılacak, o kadar çabuk daha sert mücadele biçimlerine geçecek, Sovyetler Birliği’ne karşı o kadar çok alçaklığa girişecek ve yok olmaya mahkum edilenlerin son çaresi olarak, en umutsuz mücadele yollarına başvuracaklardır.
Sovyetler Birliği’nde yenilmiş sınıfların artıklarının yalnız olmadıkları gözönüne alınmalıdır. Bunlar, sınır ötesindeki düşmanlarımızın doğrudan desteğine sahiptirler. Sınıf mücadelesi alanının SSCB topraklarıyla sınırlı olduğunu düşünmek yanlış olur. Sınıf mücadelesinin bir ucu SSCB sınırları içindeyse, öteki ucu da çevremizdeki burjuva devletlerine uzanmaktadır. Bu, yenilmiş sınıfların artıklarının bilmediği bir şey değildir. Işte bunu bildikleri için gelecekte de umutsuz saldırılarını sürdüreceklerdir.
Bunu bize tarih öğretiyor. Bunu bize Leninizm öğretiyor.
Bütün bunlar gözönünde tutulmalı ve uyanık olunmalıdır.

8) Sürekli olarak zarar vermeyen, çalışmalarında hiç olmazsa zaman zaman başarılar kaydedenlerin zararlı unsurlar olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden bir diğer sakat teori de un ufak edilip bir kenara atılmalıdır.
Bu tuhaf teori, yaratıcılarının saflığını gösterir. Hiç bir zararlı unsur, kısa süre içinde yüzünün açığa çıkmasını istemiyorsa sürekli zarar vermeyecektir. Tam tersine, gerçek zararlı unsur, çalışmalarında zaman zaman başarılar da kaydetmelidir, zira zararlı unsur olarak varlığını koruması, kendisine güven duyulmasını sağlaması ve zararlı faaliyetlerini devam ettirebilmesinin tek yolu budur.
Bu sorunun çok açık olduğuna, daha fazla açıklama gerektirmediğine inanıyorum.

9) Ekonomik planların sistemli bir şekilde gerçekleşmesinin zararlı faaliyetleri ve zararlı faaliyetlerin sonuçlarını ortadan kaldırdığını ifade eden üçüncü sakat teori de parçalanmalı ve bir kenara atılmalıdır.
Bu teori sadece şu hedefi güdebilir: Sadece kendi alanlarını gözönüne alan fonksiyonerlerimizin kendini beğenmişliğini okşama, onları sakinleştirme ve zararlı faaliyetlere karşı mücadelelerini güçsüzleştirme.
“Ekonomik planlarımızın sistemli bir biçimde gerçekleşmesi” ne demektir?

Birincisi: Bütün ekonomik planlarımızın çok düşük olarak saptandığı kanıtlanmıştır, zira bu planlar ekonomimizin bağrında uyuyan muazzam rezervleri ve olanakları dikkate almamaktadır.

Ikincisi: Bazı halk komiserliklerinin ekonomik planlarının sayısal olarak gerçekleşmesi çok önemli bazı dallarda planların bir bütün olarak gerçekleşeceği anlamına gelmemektedir. Tam tersine yıllık ekonomik planları gerçekleştiren, hatta aşan bir dizi halk komiserliğinin ekonominin çok önemli bazı dallarda planları sürekli olarak gerçekleştiremedikleri olaylar tarafından gösterilmektedir.

Üçüncüsü: eğer zararlı unsurların yüzü açığa çıkarılıp konulmamış olsalardı, ekonomik planların gerçekleştirilmesi hususunda şimdikinden daha kötü bir noktada bulunacağımız hiç kuşku götürmez, ki bu teorinin dar görüşlü sahipleri bunu düşünmelidirler.

Dördüncüsü: zararlı unsurlar zararlı faaliyetlerini en geniş biçimiyle genel olarak barış dönemlerinde değil, savaş öncesi dönemlerde, ya da bizzat savaş esnasında uygularlar. Varsayalım ki “ekonomik planların sistemli bir biçimde gerçekleşmesi”ni ifade eden bu sakat teoriyle uyutulduk ve zararlı unsurlara dokunmadık. Bu sakat teorinin sahipleri, bu zararlı unsurları ekonomimizin bağrında “ekonomik planların sistemli bir biçimde gerçekleşmesi”, sakat teorisinin kanatları aldında rahat bırakırsak, herhangi bir savaş durumunda devletimize ne büyük zararlar verebileceklerini düşünebiliyorlar mı acaba?
“Ekonomik planların sistemli bir biçimde gerçekleştirilmesi” teorisinin sadece zararlı unsurlara yarayan bir teori olduğu açık değil midir?

10) Zararlı unsurları tasfiye etmek için Stahanov hareketinin ana aracı olduğunu ifade eden dördüncü teori de parçalanmalı ve bir kenara atılmalıdır.
Sözkonusu teorinin amacı! Stahanovcular ve Stahanov Hareketi üzerine gevezelik ederek, farkettirmeden zararlı unsurları darbelerden korumaktır.
Molotov yoldaş, sunduğu raporda, Kuznesk ve Don Havzalarında Troçkist ve Troçkist olmayan zararlı unsurların, politik olarak kayıtsız yoldaşlarımızın güvenini suistimal ederek, Stahanovcuları sistematik biçimde nasıl aldattıklarını, onları nasıl çelmelediklerini, Stahanovcuların başarılı çalışmalarının önüne nasıl bir dizi yapay engel çıkardıklarını ve sonuçta çalışmalarını nasıl dezorganize ettiklerini gözler önüne serdi. Yeni inşa çalışmasında, yıkıcı çalışmanın, diyelim ki Don Havzasında, kömür üretiminin hızın gerisinde kalan hazırlık çalışmalarıyla diğer çalışmalar arasında bir uyumsuzluk yaratması karşısında Stahanovcular tek başına ne yapabilirler? Stahanov hareketinin, davayı ileri götürmek ve büyük misyonunu yerine getirmek için zararlı unsurların tüm ve her türden dolaplarına karşı bizim desteğimize ihtiyaç duyduğu açık değil mi? Zararlı unsurlara karşı mücadele zararlı unsurların tasfiyesi için mücadelenin, zararlı unsurlara gem vurulmasının Stahanov Hareketi’nin tümüyle gelişmesinin zorunlu ön koşulu olduğu açık değil mi?
Bu sorunun da çok açık olduğuna ve başka açıklama gerektirmediğine inanıyorum.

11) Troçkist yıkıcıların artık yedekleri kalmadığını, son kadrolarını kullandığını ifade eden beşinci sakat teori de parçalanmalı ve bir yana atılmalıdır.
Bu doğru değil yoldaşlar. Böyle bir teoriyi sadece naif insanlar düşünebilir. Troçkist zararlılar yedeklere sahiptir. Troçkizmin yedeklerini herşeyden önce, SSCB’de yenilmiş sömürücü sınıfların artıkları oluşturur. Ayrıca, Sovyetler Birliği’ne karşı düşmanca tavır içinde olan SSCB sınırları dışındaki bir dizi grup ve örgütler de Troçkizmin yedekleridir.
Örneğin, üçte ikisi casuslar ve bozgunculardan oluşan karşı devrimci Troçkist IV. Enternasyonali ele alalım. Bu yedek sayılmaz mı yoksa? Bu casus enternasyonalinin, Troçkislerin casusluk ve zararlı faaliyetleri için kadro devşireceği açık değil mi? Ya da, baş casus Troçki’ye Norveç’de sığınarak temin eden ve Sovyetler Birliği’ne karşı her türlü alçaklığı yapmasına yardımcı olan Şeflo alçağının grubunu ele alalım. Bu grup yedek sayılmaz mı yoksa? Bu karşı devrimci grubun Troçkist casuslara ve zararlılara bundan sonra da hizmet sunacağından kim kuşku duyabilir? Ya da bir başka grubu, Şeflo gibi bir alçağın grubunu Fransa’daki Souvarine’in grubunu ele alalım. Bu bir yedek, değil mi? Bu alçaklar grubunun, Troçkisleri, Sovyetler Birliği’ne karşı giriştikleri, casusluk ve zararlı faaliyetlerinde destekleyeceğinden kim kuşku duyabilir?
Ve kendilerini tümüyle faşizme adayan Almanya’daki bütün bu efendiler, bütün bu Ruth Fischer’ler, Maslow’lar, Urbahn’lar, Troçkistlerin casusluk ve zararlı faaliyetleri için yedek değil midir yoksa?
Ya da örneğin başlarında ünlü lümpen Eastman’ın bulunduğu Amerika’daki yazarlar çetesi; SSCB işçi sınıfını karalamakla geçinen bütün bu kalem korsanları Troçkizmin yedeği değil midir acaba?
Hayır Troçkizmin son kadrolarını kullandığını söyleyen bu sakat teori bir yana atılmalıdır.

12) son olarak, biz Bolşeviklerin çoğunluğu oluşturduğu, zararlı unsurların ise azınlıkta kaldıkları için; biz Bolşeviklerin onlarca milyon insanın desteğine sahip olduğu, Troçkist zararlıların ise tek tük ya da düzinelerle insanın desteğine sahip olduğu gerekçesiyle, biz Bolşeviklerin bir avuç zararlı unsuru dikkate almaması gerektiğini söyleyen bir sakat teorinin de parçalanması ve bir kenara atılması gerekmektedir.
Bu, yanlıştır yoldaşlar. Bu tuhaftan da öte teori, zararlı unsurlara karşı mücadelede beceriksizlikleri nedeniyle çalışmalarında fiyaskoya uğramış bazı yönetici yoldaşlarımızı teselli etmek, uyanıklıklarını yoketmek ve rahatça uyumalarını sağlamak için bulunmuştur.
Troçkist zararlıların tek tük insanlar tarafından, Bolşeviklerin ise onlarca milyon insan tarafından desteklendiği doğrudur. Fakat bundan, zararlı unsurların davamıza ciddi zararlar veremeyecekleri sonucu çıkmaz. Fesat çıkarmak ve zarar vermek için çok sayıda insana ihtiyaç yoktur. Bir Dinyeper elektrik Santralı yapmak için onbinlerce işçi harekete geçirilmek zorundadır, ama aynı santralı havaya uçurmak için belki bir kaç düzine insan yeter, daha fazla değil. Savaşta bir muharebeyi kazanmak için belki bir kaç kızıl kolorduya gereksinme duyulur. Ne var ki cephede kazanılmıs bu zaferi yerle bir etmek için, ordu karargahında, hatta bir bölükte bir kaç casusun varlığı ve bunların karekat planlarını temin edip düşmana vermesi yeterlidir. Büyük bir demiryolu köprüsü kurmak için binlerce insan gerekir. Ama ayni köprüyü havaya uçurmak için bir kaç kişi yeterlidir. Böyle düzinelerde yüzlerce örnek verilebilir.
Dolayısıyla bizim çoğunlukta oluşumuz, Troçkist zararlıların ise azınlıkta oluşu teselli nedeni olmamalıdır.
Ulaşılması gereken nokta, saflarımızda hiç Troçkist zararlı unsurun kalmamasıdır. Hem ekonomi ve Sovyet örgütlerinde, hem de yönetim ve parti örgütlerinde olmak üzere bütün örgütlerimizde görülen eksiklikleri tasfiye etme sorunu bu merkezdedir. Bu eksiklikleri tasfiye etmek için gerkli olan önlemler bunlardır.
Özel olarak parti örgütleri ve bu alandaki çalışmada görülen eksikliklere gelince karara bağlamanız için sunulan karar taslağında eksikliklerin giderilmesi için alınacak önlemler üzerine ayrıntılı sözedilmiştir. O nedenle, burada, meselenin bu yanında ayrıntılı biçimde değinmenin gerekli olmadığına inanıyorum.
Sadece parti kadrolarımızın eğitimi ve geliştirilmesi sorunu üzerine bir kaç söz söylemek istiyorum.
Inancım odur ki, eğer parti kadrolarımızı, ulusal ve uluslararası durumlarda zorlanmadan yolunu bulabilecek gibi yukarıdan aşağıya ideolojik olarak eğitip, politik olarak çelikleştirmeyi becerebilseydik, eğer onları ülkeyi ciddi hatalar yapmadan yönetme yeteneğine sahip tamamen olgunlaşmış Leninistler, Marksistler haline getirmeyi başarabilseydik, görevlerimizin onda dokuzunu yerine getirmiş olurduk.
Partimiz yönetici kadrolarının durumu nedir?
Partimiz içinde, yönetici kesimler gözönüne alındığında, 3.000-4.000 yüksek yönetici vardır. Bunlar partimizin generalleridir.
Sonra 30.000-40.000 orta yönetici gelir. Bunlar partimizin subaylar heyetidir.

Sonra da 100.000-150.000 alt yönetici gelir. Bunlar da, deyim yerindeyse partinin assubay heyetidir.
Bu yönetici kadroların ideolojik seviyelerini yükseltmek ve daha da çelikleştirmek, bu kadrolara ilerlemek için bekleyen taze güçler katmak ve bu sayede yönetici kadroları çoğaltmak –Görev budur.
Bunun için neler gerekmektedir?
Herşeyden önce hücre sekreterinden, Bölge ve Cumhuriyet Parti Örgütü sekreterine kadar bütün parti yöneticilerine, belli bir süre içinde, gerçekten de kendilerine vekalet edebilecek iki yoldaş, iki parti yöneticisi seçmeleri tavsiye edilmek zorundadır. Şöyle denebilir: herkes için iki vekil, bunları nereden bulalım, elimizde böyle insanlar, böyle yöneticiler yok. Bu doğru değil yoldaşlar. Bizde, yetenekli, becerikli onbinlerce insan var. Sadece bunları tanımak ve uzun süre aynı yerde kalarak çürümeye başlamalarını engellemek için zamanında ilerlemelerini sağlamak gerekir. Arayın, mutlaka bulursunuz.
Devamla, hücre sekreterlerinin parti eğitimini ve gelişmelerini sağlamak için, her bölge merkezinde, dört aylık bir “Parti Kursu” kurulmalıdır. Bu kurslara partinin temel örgütlerinin (hücreler) sekreterleri gönderilecek ve bunlar kursu bitirip yerlerine döndüklerinde, vekilleri ve partinin temel örgütlerinin yetenekli, üyeleri gönderilecektir.
Devamla. Çevre Örgütlerinin birinci sekreterinin politik gelişimlerini sağlamak amacıyla, SSCB’de, diyelim ki on önemli merkezde, sekiz aylık “Lenin Kursları” kurulmalıdır. Bu kurslar bucak ve ilçe parti örgütleriin birinci sekreterleri gönderilmeli ve bunlar kursu bitirip yerlerine döndüklerinde bu kurslara vekilleri ve bucak ve ilçe örgütlerinin en yetenekli üyeleri gönderilmelidir.
Devamla. Kent örgütleri sekreterlerinin ideolojik eğitimini ve politik gelişimini sağlamak amacıyla, SBKP(B) Merkez Komitesi bönyeside, altı aylık “Parti Tarihi ve Politikası Kursları” kurulmalıdır. Bu kurslara kent örgütlerinin birinci ya da ikinci sekreterleri gönderilmeli ve bunlar kursu bitirip yerlerine döndüklerinde bu kurslara kent örgütlerinin en yetenekli üyeleri gönderilmelidir.
Son olarak SBKP(B) Merkez Komitesi bünyesinde altı aylık bir “İç ve Uluslararası Politika Sorunları Üzerine Danışma Toplantıları” örgütlenmelidir. Buraya, çevre ve bölge örgütlerinin ulusal Komünist Partilerin Merkez Komitelerinin birinci sekreterleri gönderilmelidir. Bu yoldaşlar, Parti Merkez Komitemizin önder yoldaşlarının yerini alabilecek durumda olan yalnızca bir kişi değil, tersine, onlardan nöbeti devralabilecek bir çok kişiyi hazır bulundurmalıdırlar.
Sonuca geliyorum yoldaşlar.
Böylece, gerek ekonomi, yönetim ve gerekse de parti örgütlerimiz olmak üzere bütün örgütlerimizde yapılan çalışmalarda görülen eksiklikleri, gerekse de işçi sınıfı düşmanlarının bozguncu ve zararlı faaliyetler, casusluk ve terör çalışmaları için yararlandığı özel olarak parti örgütlerimizdeki calışmalarda görülen eksiklikleri gözler önüne serdik.
Ayrıca, bu eksiklikleri ortadan kaldırmak ve yabancı casusluk organlarının troçkist-faşist ajanlarının bozguncu ve zarar verme eylemlerini, casusluk ve terör faaliyetlerini olanaksız kılmak için gerekli olan önlemleri saptadık.
Acaba bu önlemleri uygulayabilir miyiz, bunun için gerekli olanaklara sahip miyiz?
Evet kesinlikle. Bu önlemleri uygulayabilmek için gerekli olanaklara sahip olduğumuz için yapabiliriz bunu.
Öyleyse eksiğimiz ne?
Sadece bir tek eksiğimiz var: kayıtsızlığımıza körü körüne güven duymamıza, politik dar görüşlülüğümüze son vermeye hazır olmak.
Her şey buna bağlıdır.
Fakat bizler, kapitalizmi yıkmış, sosyalizmi esas itibarıyla kurmuş ve dünya komünizminin yüce bayrağını yükseltmiş bizler, bu gülünç, bu aptalca hastalığı yenmeyi mi beceremeyeceğiz?
Bu hastalığı kesinlikle yeneceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın, tabii bunu istiyorsak eğer. Bu hastalığı yeneceğiz, hem de şöyle böyle değil, kökten, Bolşevikçe yeneceğiz.
Ve bu aptalca hastalığı yendiğimizde, bizi hiç kimsenin, ne iç ne de dış düşmanların korkutmayacağını, düşman saldırılarından korkmadığımızı bütün inancımızla söyleyebiliriz, çünkü onları, bugün ezdiğimiz gibi, geçmişte ezdiğimiz gibi gelecekte de ezeceğiz.( Alkışlar)