TKP değerlendirmemiz tüm dünya komünist hareketi değerlendirmemize paralel -ve ama TKP’nin bazı özelliklerini dikkate alan- bir değerlendirmedir.
TKP 1953 Mart’ına yani Stalin yoldaşın ölümüne kadar Şefik Hüsnü yoldaş önderliğinde Dünya Komünist Hareketinin tutarlı bir parçası olarak hareket etmiş partilerimizden biridir. Partimizin en şanlı dönemi İkinci Dünya Savaşının hemen öncesi ve sırasında DKH’nin zaferinin temel taşı olarak anavatanımız SSCB’nin savunulması için kendini feda etmekten sakınmayan yoldaşlarımızın becerikli faaliyetlieri sayesinden Alman Nazileriyle işbirliği içinde olan Türk burjuvazisinin ve onun hükümetinin savaşta Anavatan savunmamıza verdiği zararı minumuma indirmesi, savaşa açıktan katılmasını önlemesidir. Savaş sonrası hainler guruhunun zıt parti kurmak vb faaliyetlerine ve burjuvazinin tüm saldırılarına rağmen oluşturulan legal partimiz ve sendikalarımız yoldaşlarımızın fedakarlık ve becerisinin bugüne kadar aşılamamış bir örneğidir. Bu çabaların zaferi karşısında tam bir paniğe kapılan Türk burjuvazinin canice saldırıları partimizi yok edememiş yoldaşlarımızın mücadele ruhunu zerre kadar azaltamamıştır.
Partimizi ve yoldaşlarımızı çıkmaza sürükleyen gelişmeler tamamıyle 1953 sonrasına DKH’nin herkes tarafından onurla kabul edilen önderliğinin, SBKP’mizin Lenin-Stalin yolundan saptırılması ve bunun tüm partilerimizde yol açtığı moral bozuklugu, örgütsel dağınıklık ve Titocu Troçkistliktir. Partimizin önderliğinin SBKP önderliğinde 1953 sonrası başlayan bu Titocu-Troçkist ihanete, bunun yol açtığı teorimizdeki ve siyasetimizdeki değikliklere ve kaçınılmaz olarak ortaya çıkan örgütsel dağınıklığa karşı tavır geliştirmek yerine tüm bunlara uyması tüm partilerimizin başına gelen şeyin, yani yozlaşmanın ve komünizm yolundan sapmanın partimizin de başına geldiğini göstermektedir.
Burada partimizin 1953 sonrası belgeleri, dolayısıyla Stalin nezdinde tüm teori, siyaset ve örgütlenmemize karşı başlatılan saldırılara karşı tavrını yakından takip etme imkanına sahip değiliz. Bu belgeler günümüz hainleri, yeni Troçkist hainler guruhu tarafından saklanmaktadır. Ama bu yöndeki tavırlar dolaylı olarak görülebilmektedir. Mesela, MK’nın yeniden oluşturulması çabası sonrasında Troçkist hainliğini 1928’de parti ve komintern kararlarına uymayı red edip ayrı örgütlenmeye giderek ispatlamış, Stalin sonrası dönemde ilk fırsatta Stalin yoldaşa saldırmak ve saldırısını zevkle yaymak için SSCB ve Halk demokrasilerinde, bilhassa Turki yörelerde tur atıp anti Stalin, yani Titocu-Troçkist ve yıkıcı faaliyetler yürütmüş Troçkizmin tipik özelliğine yani iki yüzlülüğe sahip olan ikiyüzlü Nazım Hikmet karektersizinin MK üyesi yapılmasında rahatlıkla görülebilmektedir. Kendileri de aynı şekilde davranmışlardır! Titocucuğun yani o dönemki yeni Troçkizmin tüm Troçkizm gibi tipik özelliği Teori ve siyasetimizi formüle eden ve dolayısıyla da örgütlenmemizin başını çeken önder yoldaşlarımıza saldırmaktır. Yıkıcılığın en kolay ve uygun yolu, tipik hain ve burjuva yolu budur. Troçkizmin Lenin ve Staline saldırısını, bu saldırının esas amacının teori, siyaset ve örgütlenmemizin yıkımı olduğunu bilmemek imkansızdır. Bunlar bilinirler ve Stalin nezdinde tüm teori, siyaset ve örgütlenmemize saldırı başlatılmışken bu saldırıya karşı durmayan herkes ve her örgüt ve her geçen gün daha da çok batağa batmak zorundadır. Teorimizi, siyasetimizi ve örgütlerimizi yıkıma götürmek zorundadır. Tarihimizin abc sini bilenler bunlarıda bilirler.. SBKP’mizin ve önde gelen Halk Demokrasileri yöneticisi partilerimizin ve giderek kapitalist ülkelerdeki ve milli kurtuluş mücadelesi vermekte olan relatif olarak geri ülkelerdeki partilerimizin de başına gelen tamı tamına bu olmuştur. Nasılki Khrushchev ve şurekası Stalin’’e saldırarak SBKP, Sovyetler Birliği, Halk Demokrasileri ve tüm Dünya Komünist Partileri çapında yıkımı elde etmek ve tüm alanlarda yozlaşmak yönünde adımlar attılarsa, İ. Bilen yoldaş ve şürekası da Khrushchev ve şurekasıyla birlikte Stalin’’e saldırarak ve TKP miz nezdinde de Şefik Hüsnü yoldaşa saldırarak yıkımı elde etmek ve tüm alanlarda yozlaşmak yönünde adımlar atmışlardır. Bu nokta ihanette geri dönüşü olmayan noktadır, SBKP’yi -ve Halk Demokrasilerini- yöneten sağlı sollu hainlerle birlikte hareket etmek tüm DKH’nin yıkımı yönünde hareket etmektir.TKP önderliği ve TKPmiz bu noktada Stalin’in teori, siyaset ve örgütlenmesini savunmamak ve Şefik Hüsnü yoldaşı savunmamak noktasında konumunu açıkça ortaya koymuştur.
Şefih Hüsnü yoldaşın 1953’ten 1959’a kadarki dönemde, hapis ve sürgünlerde tüm bu gelişmeler hakkındaki bilgi ve tavırları hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız için onun 1953 sonrası gelimesi hakkında fikir belirtemiyoruz. Bu meyanda da yaşasın önderimiz Şefik Hüsnü yoldaş diyor ve nasılki Khrushchev haini önderimiz Stalin yolaşa saldırarak ilerlemiştir İ. Bilen’in de Khrushchev önderliğinde Stalin’e ve Şefik Hüsnü yoldaşımıza saldırarak Türkiye ve Dünya komünizmine karşı hainlikte ilerlemiş olduğunu tespit ediyoruz!
Bu durum Stalin’i (ve Şefik Hüsnü’yü) birey olarak ‘savunurken’ onun tüm teori, siyaset ve örgütlenmesine saldıran ve dolayısıyla tam bir ikiyüzlülük örneği olan hainlerin, bu çoğunlukla ‘soldan’ gelen hainlerin aklanması anlamına gelmemektedir. Gerekli olan teori, siyaset ve örgütlenmelerimize (ki bu örgütlenme malumdur devlet örgütlenmesi aşamasına ulaşmış bir örgütlenmedir) yapılan sollu sağlı saldırıların geri püskürtülmesidir.
Yeni TKP (yeni TKP’ler.) bu çerçevede değerlendirilmelidirler.
Bahsi edilen TKP legal TKP (Sol Haber vb) ise, onların konumları kardeş partileri olan YKP ile sıkı bağ içinde tespit edilebilinir.
Bu parti ve yöneticileri hem Stalincidirler hem Troçkist hem de Buharinci. Bu yoldaşlar Stalini öğrenmiş ve dahası Stalin’den bağımsız bir şekilde Troçki ve Buharin’i (vb leri) öğrenmiş ve dolayısıyla da Stalin’i eleştirme yeteneği aşamasına ulaşmış, ve böylece Trokçi ve Buharinin ‘değerini’ keşfetmiş yani ‘olmuş’ yoldaşlardırlar. Yani yeni Titocu-Troçkist yoldaşlardırlar! Stalin’i eleştirecek teorik, siyaset ve örgütlenme bilgisi ve dahası geniş tarih bilgisi bu yoldaşlarda vardır. Bu tür bilgiye sahip her bir birey ve parti (ve örgüt) hiç tartışma götürmez bir rahatlıkla şu kategoriye yerleştırilebilinir: Yeni Troçkist!
Yoldaşlar göreceklerdir ki bu özellik sadece Khrushchev, Brezhnev vb kanattan esinlenen yoldaşlara özgü değildir. Bu özellik Mao ve Enver kaynaklı kanattan esinlenen yoldaşlara da özgüdür. (Kim il Sung, Ho Şi Min, ve Kastor-Che ve diğer kesimlere değinmiyoruz bile).
Tabii ki burada ortaya konan görüşler DKH’nin teori, siyaset ve örgütlenme alanlarındaki zararlı görüşlerin teşhiri ve doğru görüşlerin savunulması dolayısıyla da tüm sorunlarımızın ele alınması anlamına gelmiyor. Bu yönde daha detaylı, ama eksiklikleri olan bir çaba doğrudan demokrasi web sitelerinde bulunabilinir.
Bu değerlendirmemizi sadece bugünkü TKP’li değil ama sağlı sollu tüm yoldaşlar babında ve şu şekilde noktalayalım:
‘Steam, electricity, and the self-acting mule were revolutionists of a rather more dangerous character than even citizens Barbés, Raspail and Blanqui.
History is the judge — its executioner, the proletarian
Karl Marx; April 14, 1856; London’
Micro Chips are revolutionists of a rather more dangerous character than our self-declared “revolutionists”!
History is the judge — its executioner, the proletarian.
Nusret Sen, 22 July 2016’